31 Ekim 2014 Cuma

CUBAN SANDWICH-EL JEFE

Geçen akşam Şef isminde şahane lezzetli bir film izledim. İyi ki aç değildim.Yoksa geceyarısı buzdolabına dalıp ne bulduysam yerdim.Fim baştan sona kadar yemek düşkünleri için tam bir görsel şölendi.Dustin Hoffmanlı Scarlett Johanssonlu Sophia Vergeralı Robert Downey Jr lu aslında internetin özellikle de tweeterın iletişim gücünü göstermek üzere çekilmiş uzun metrajlı bir reklam filmiydi.Aşçımız Jon Fevrau 'nun elinden ne yemekler çıktı ne yemekler.
Patronun güdümü altında yaratıcılığını pek konuşturamayan ve yemekleri hep birbirini takip eden aşçımız bir gün acımasız yemek eleştirmeninin hışım dolu yazısı karşısında işten ayrılmak zorunda kalır.Çaresiz bir haldeyken oğlu imdadına yetişir ve ona tweeterin gücünü gösterir.Oradan eleştirmene cevaplar yazarak bir anda tt olur ve birçok takipçi kazanır.Elden düşme bir sandiviççi tırı alır.Onarır ve orada meşhur Cuban Sandviç yapmaya başlar.Takipçiler ise o gün tırın nerde olacağı tüyosunu alıp peşinden giderler .Ve böylece işler yoluna girer mutlu sona ulaşılır.
İşim film eleştirmenliği değil.Anlatmaktan pek anlamam ,ısrarla anlatılmasından da pek sıkılırım..Dileyen alır DVD yi keyifle izler.

Beni ilgilendiren kısmı tabiiki Cuban Sandviçlerdi.Film bittiğinde kısa sürede mutlaka bunu denemeliyim fikrini kafama koymuştum.Orjinal tarifine ulaşmam zor olmadı.Domuz yerine kuzu kol kullandım.Domuz jambonu yerine füme dana eti kullandım.Cuba ekmeğim olamayacağı için pita ekmekleri kullandım.Sonuç şahane oldu diyebilirim.Tam bir pazar akşamı maç karşısı yemeği olabilir..Filmde Yuca Fries veriyorlardı , bu da bizde olamayacağına göre yanında cips ve kola iyi gider.Kolay gelsin afiyet olsun

CUBAN SANDWICH
MALZEMELER
10 Adet pita ekmeği
1kg lık kemikli kuzu kolkürek eti
1 bütün soğan
2 diş sarımsak
1 defne yaprağı
1 portakal suyu
1 limon suyu
2 kaşık sıvıyağ
Tuz karabiber
1tutam kuru kekik
3oo gr ince dilimlenmiş edam veya pecorino peyniri yada taze kaşar
250 gr ince dilimlenmiş füme et veya dana jambon
10-12 salatalık turşusu
1 fincan hardal
1 çorba kaşığı tereyağ

YAPILIŞI
Et düdüklü tencerede 2 kaşık sıvıyağla döndüre döndüre kızartılır.Soğan sarımsak defne portakal ve limon suları ve 1bardak kadar içme suyu ilave edilip kapağı kapatılır.1 saat pişer.Ve soğuyana kadar 5-6 saat bekletilir.Bu süre sonunda suyundan süzülen et hafif didiklenir.Arası açılan pita ekmekleri arasına öne hardal sürülür.Bolca et konur sırayla peynir jambon ve turşu konup iyice kızdırılmış tost makinesinde peynirler eriyene kadar pişirilir.Pişen sandviçlere tereyağ sürülüp sıcak servis edilir .

GÜNLÜK MENÜLER 3(OSMANLI MUTFAĞINDAN BİR TAVUK YEMEĞİ)

Hafta içi sağlıklı beslenme kürlerine uygun seçenekler içeren menünüze yardımcı fikirlere ve tariflere devam diyoruz.Bu sebeple tatlı seçeneklerini mümkünse hiç olmasın diyerek minimuma indirdiğimiz için şimdilik vermiyoruz.Ama arada misafirlere ya da evde ödül bekleyen durumlara uygun tarifler de ekleyeceğiz.

Bugün menünüze ekleyeceğiniz çeşitlerimiz ise eski yemek yazarlarından Tuğrul Şavkay'ın Osmanlı Mutfağı isimli ansiklopedi kıvamındaki yemek kitabından esinlenerek düzenlediğim bir Osmanlı yemeği ve Yine son derece sağlıklı bir sebze salatası.Dileyen pilav makarna gibi seçenekler eklese de akşam karbonhidratı atlamak en iyisi.

MENÜ
OSMANLI USULÜ TAVUK YAHNİSİ
YOĞURTLU FASULYE SALATASI

OSMANLI USULÜ TAVUK YAHNİ

MALZEMELER
4 adet derisi çıkartılmış tavuk but
4 soğan
3 çorba kaşığı ince kıyılmış maydonoz
8-10 top yenibahar
1 tatlı kaşığı dolusu top kişniş
1 tatlı kaşığı kırmızı pul biber
1 çorba kaşığı tereyağ
1 çorba kaşığı zeytinyağ
Tuz ve top karabiber

YAPILIŞI
Tavuklar yıkanır süzülür.1 soğan piyazlık doğranıp tuzla ovulur suyu sıkılarak tavuğa sürülür ve 1 saat buzdolabında marine edilir.Bu süre sonunda fırının ızgarasında üzeri hafif kızarana kadar pişirilir.Bu arada kalan 3 soğan da piyazlık doğranıp zeytinyağda kavrulur.Hafif pembeleşince ayrı bir tavada tereyağda kızdırılmış pulbiber soğana eklenir,  maydonozlar da eklenir.Hafif ızgara olmuş tavuklar soğanların üzerine dizilir.Baharatlar eklenir.Üzerine çıkacak kadar sıcak su konup kapağı kapatılarak 1 saat ocak üstünde pişirilir.

YOĞURTLU FASULYE SALATASI
MALZEMELER
Yarım kg çalı fasulyesi
1 su bardağı süzme yoğurt
1 diş sarımsak
2 iri salatalık turşusu
Tuz karabiber
1 çorba kaşığı zeytinyağ

YAPILIŞI
Fasulyeler temizlenip verevine 1 er parmak genişliğinde kesilir.Zeytinyağında yapışmaz bir tavada pişene kaar sotelenir.Gerekirse az su da ılave edilebilir.Bu süre sonunda suyunu çekmiş ve soğutulmuş fasulyeler içine 1 diş ezilmiş sarımsak eklenere çırpılmış , tuzu karabiberi ayarlanmış yoğurtla harmanlanır.Yuvarlak dilimlenmiş turşular da eklenip karışır ve serviz edilir.



GÜNLÜK MENÜLER 2(Pazartesi akşamları için hafif , basit ve dengeli bir menü)



Tavuklu  Börülceli Roka Salatası
Kabak Çorbası
Frikli Bulgur Pilavı

TAHİN SOSLU TAVUKLU BÖRÜLCELİ ROKA SALATASI
MALZEMELER
1 nescafe fincanı kadar kuru börülce 1 gece önceden ıslatılıp ertesi gün haşlanmış olacak
5 dal taze soğan
2 çorba kaşığı ince kıyılmış taze nane
2 çorba kaşığı ince kıyılmış maydonoz
2 çorba kaşığı kapari
10 adet ince kıyılmış kurutulmuş domates
2 aet küp halinde doğranmış salatalık
1 demet roka ince kıyılacak
2 adet tavuk bonfile jülyen doğranıp zeytinyağında sotelenecek ve 2 diş sarımsak ezilip içine konup altı kapatılacak ve ılınınca salataya eklenecek.
2 çorba kaşığı kavrulmuş çam fıstığı
2 çorba kaşığı kavrulmuş susam
SOS İÇİN
1 çay bardağı zeytinyağ
Yarım çay bardağı tahin
2 limon suyu
Tuz karabiber kekik

YAPILIŞI
Salata için gerekli tüm malzemeler büyük bir salata kasesinde harmanlanır.Servis edilmeden hemen önce sos malzemeleri iyice çırpılıp salataya karıştırılır.
Tahin sevmeyenler onun yerine 1 tatlı kaşığı hardal ve 1 tatlı kaşığı bal ekleyerek de bir soso kullanabilirler.Bu sos da bu salataya gayet ıyi gidecektir.Ayrıca börülce yerine aynı miktar mercimek de kullanılabilir.


.
KABAK ÇORBASI
MALZEMELER
2 kabak
1 kuru soğan
Yarım demet ince kıyılmış dereotu
1 su bardağı yoğurt
2 çorba kaşığı dolusu un
Tuz
2 çorba kaşığı zeytinyağ

YAPILIŞI
Soğan yemeklik doğranıp yağda sotelenir.Hafif pembeleşince kuşbaşı doğranmış kabaklar eklenir ve 5 dakika da bu şekilde sotelenir.1litre kadar içme suyu eklenip yarım saat pişmeye bırakılır.Bu süre sonunda ateşten alınıp blnderdan geçirilir.Un ve yoğurt iyice çırpılıp yavaşça çırpılmış çorbaya devamlı karıştırılarak eklenir 1 taşım kaynatılır .Enson dereotu ilave edilerek servis edilir.

FRİKLİ BULGUR PİLAVI
MALZEMELER,
1 su bardağı iri pilavlık bulgur
Yarım su bardağı frik
1 büyük kuru soğan
1 kırmızı 1çarliston biber
2 çorba kaşığı ince kıyılmış maydonoz
2 çorba kaşığı ince kıyılmış taze nane
2 çorba kaşığı zeytinyağ
2 çorba kaşığı tereyağ
2 çorba kaşığı salça(domates biber karışık olabilir)
1 iri domates
2 bardak sıcak su
Tuz karabiber

YAPILIŞI
İnce kıyılmış soğanlar zeytinyağ tereyağ karışımında pembeleştirilir.Küp doğranmış biberler eklenip sotelenmeye devam edilir.Bulgur ve frik karıştırılarak yıkanır ve iyice süzülüp tencereye ilave edilir.3-4 dakika sonunda salça ve küp kesilmiş domatesler ilave edilir.Bir kaç dakika sonra sıcak su tuz ve karabiber ilave edilip pşmeye bırakılır.Suyunu çekince yeşillikler ilave edilip karıştırılır.Temiz bir kağıt havluyla 15 dakika demlendirilip servis edilir.

GÜNLÜK MENÜLER 4-HİNDİ TANDIR KARNABAHAR BEĞENDİ ve KABUKLU PİRİNÇ PİLAVI

Genelde birçok blogda rahatlıkla bulabileceğiniz sıradan tarifler yerine- gerek kendime ait olsun gerek zaman içinde başka kaynaklardan öğrendiğim tarifler olsun-aslında son derece kolay olan ama kendine has paylaşımlarda bulunmak üzere bu bloğu yazıyorum.Amacım öncelikle sağlıklı sonra lezzetle yenebilen özgün tarifler vermek.Zaman zaman iddialı tatları da sunarak bloğu daha eğlenceli hale getirmek de istiyorum.Burdan yola çıkarak klasik tatların çok dışına çıkamayan okuyuculara çok hitap edemediğimi hissediyor ve buna çok üzülüyorum.25 sene önce , ona her seferinde değişik yemekler yaparak kendimi ifade etmeye çalıştığım ve beni bu konuda çok iyi anlayıp o zamandan beri desteğini ve beğenisini hiç esirgemeyen eşim bana bir tarif kesip getirmişti.İçinde o zamanlar adını sanını bilmediğimiz sebzelerden tutun da deniz ürünleri et ve şarküteri de barındıran karman çorman bir tarifti.Kalite bir dergiden aşırıldığı da belliydi.O tarifi hiç yapamadım.Ama hiçbir zaman da mutfak dosyalarımdan çıkarmadım.Belki bugünkü mutfak çılgınlığıma bir temel oluşturdu.Seneler içinde ülke ülke yemek kitapları toplamama bir türlü akıl sır erdiremedi ama şimdi beni çok iyi anlıyor.Onları okumak bana çok şey kattı.Size de tavsiyem bu.Okuyun . Kimbilir bir bakmışsınız
sizin de ilham periniz uyanıyor.

HİNDİ TANDIR
MALZEMELER
1 Adet bütün hindi göğsü(750-800gr civarında hazır paketlenmiş veya kasaba bütün olarak aynı miktarda hazırlatılmış
Yarım çay bardağı soya sos
1 çorba kaşığı hardal
6-7 diş tuzda dövülmiş sarımsak
3cm kesilip rendelenmiş taze zencefil
İri çekilmiş karabiber-bir tutam kuru kekik
1 çorba kaşığı bal
Yarım çay bardağı zeytinyağ

YAPILIŞI
Marine için tüm malzemeler bir arada çırpılır.Hindi göğsünün üzerine bıçakla verevine 5-6 kesik atılır böylece etin daha iyi marinelenmesi sağlanır.4-5 saat bekletilir. Marinasyonu süzülerek büyük bir tavada arada tersyüz edilerek ızgara yapılır.15 dakika bu şekilde pişirilir.Sonrasında yağlı kağıt serilmiş bir tepside önceden 170 dereceye ısıtılmış fırında pişmeye bırakılır.Üzeri fazla kurumusaın diye aliminyum folyo ile kapatmakta fayda vardır.Kalan marinasyondan arada bir üzerine sürülmelidir.Hindinin çeşidine göre değişebileceği gibi en az 1 saat pişirilir.Servis etmeden 15 dakika hafif etin kendini çekmesi beklenir.Sonrasında 1er parmak inceliğinde dilimlenir.Karnabahar beğendi üzerinde tepside kalan sostan 1er kaşık üzerine gezdirilerek servis edilir.

KARNABAHAR BEĞENDİ
MALZEMELER
1 orta boy karnabahar
2 çorba kaşığı labne
yarım su bardağı rende eski kaşar
Tuz karabiber
1 diş sarımsak
5-6 dal dereotu
5-6 al frenk soğanı
1 çorba kaşığı tereyağ

YAPILIŞI
Karnabahar buharda iyice yumuşayana kadar pişer.Diğer tüm malzemelerle birlikte sıcakken blender
a konup pürüzsüz olana kadar çekilir.Damaka tadına göre içerik miktarları ayarlanabilir.Ben evimde olduğu için tereyağ yerine aynı miktar trüf yağı koydum bence harika oldu.Bir de kışları deepfreezimde her daim kavrulmuş pırasa bulunduğu için frenk soğanı yerine 2 kaşık kavrulmuş pırasa koydum bu da çok yakıştı.Siz dilerseniz taze soğanın beyaz kısımlarını da koyabilirsiniz.

Bu verdiğim son derece sağlıklı hafif dengeli ve oldukça cüzdan dostu menüyü biraz yaratıcılığınızı kullanarak şık sunumlarla diyet yapan misafirleriniz için bile bir şölene çevirebilirsiniz.Ben çok son dakika yapıp ucu ucuna yetiştirebildiğim için resmi de pek şahane olmadı.Yanına bir ek yapmak isterseniz yine son derece sağlıklı olan kabuklu pirinçten pilav bu menüyü çok iyi tamamlar.Düdüklüde 10 dakika pişirin.1e 1buçuk su koyun 1minik bütün soğan 1 diş sarımsak eklemeyi unutmayın.Afiyet olsun

2 Ekim 2014 Perşembe

OZEL GUNLER (KURBAN BAYRAMI YEMEKLERİ)

Baba tarafından Arnavut , anne tarafından Bulgar göçmeni bir ailenin çocuğuyum.Yemeğe olan düşkünlüğüm de sanırım Arnavut genlerimden geliyor.Osmanlı mutfak kültürünün oluşmasında Arnavutların da kendilerince katkıları olmuş.Sadece yemeklerin şekillenmesinde değil misafir ağırlama adetleri ve geleneksel titizlikleriyle memlekette Arnavuttan kız al ama Arnavuta kız verme dedirtecek kadar nam salmışlar. Annem Arnavut bir aileye bu tanıma pek de uymayan bir gelin olarak gitmiş.O kadar anlayışlı o kadar her yönüyle fevkalade bir kayınvaldeye sahip olmuş ki elini sıcak sudan soğuk suya sokturmamış , bir yumurta dahi kırdırtmamış.Arada Arnavutluktan gelen misafir gelinlerin becerilerini şaşkın şaşkın izlemiş ama kimseler ona laf işittirmemiş örnek göstermemiş. O kendince samimiyetini ve saygısını aileden hiç eksik etmeden kendi bildiği yol olan iş hayatını seçmiş bankacılık mesleğinde devam etmiş ,ev hanımlığını hep ikinci plana atmış.Ama nasıl olsa olmuş hiç kendine benzemeyen benim gibi Arnavut modeli bir kıza sahip olmuş.

Ben çocukken bayramlar,kimsenin tatile gitmeyip,tüm sülalenin birarada olmak için iple çektiği çok keyifli zamanlardı.Herkes ailesiyle birlikte kapı kapı yaş sırasına göre akraba ziyareti yapardı.
Biz de sabah erkenden kalkar , bayramlık tabir edilen ,bir gece önceden başucumuzda yatırdığımız ayakkabılarımızı ve yepyeni giysilerimizi giyip doğruca Beylerbeyi'ne babaannemin evine yollanırdık.Kurban evin arka bahçesinde kesilirdi.Yavaş yavaş tüm aile gelir , eller öpülür ,hatır gönül sorulur , etraf şenlenirdi. Konu komşuya etler hediye yollanırken en kıymetlilerin en muhtaç olanlara verilmesi konusunda hassasiyet gösterildiğini farkederdim.Her çocuk gibi ben de en çok kumaş mendiller arasında verilecek harçlıklar için heyecanlanırdım. Hepsini sayıp neler yapabilirim diye hayal kurmak ise akşam eve sakladığım başka bir keyifti.Şekerlemelerden tabii ki en çok çikolatayı bir de sütlü karamelayı severdim.Kuzenlerle görüşmek içeriki odada toplaşıp uzun uzun oyunlar oynamak büyük zevkti.Tüm bunların yanında kurulan sofralar da herzamankinden daha özel olur çoluk çocuk herkesin sevdiği çeşitlerden mutlaka bol bol yapılırdı.Babaannemin şeker bayramı,  etli yaprak dolması ,süzme mercimek çorbası ,büryan pilavı , zeytinyağlılar,kolböreği
şekerpare,revani ,kurban bayramında ise düğün çorbası ,kurban kavurması ve pilav ,pelte gibi şeyler hazırladığı hatırımda kalmış.
Şimdi o sofralar da etrafında dizilen bir çok insan gibi mazide kaldı.Bu içimi biraz buruyor ama hatırlamak da güzel , anlatmak da.O zamanların bana kattıklarıyla şimdi ben kendi soframı gelecekteki gelinim , damadım ve torunlarım için kuruyorum . Acaba ne severler diye düşünüyorum
kestirmek güç .En iyisi ben kendi ailemin bayram sofralarından bir örnek sunmalıyım.Sabırla , özenle ve sevgiyle yaptıktan sonra mutlaka seveceklerdir.
Geçmişteki bayramları ve o zamanlarda kalan hoş zamanları yadettiğiniz ferah bir bayram sofrası diliyorum.İyi bayramlar.

KURBAN BAYRAMI MENÜSÜ

RUMELİ PİLAKİSİ
FAVA
RUMELİ USULÜ YAPRAK SARMASI
BÜRYAN
PELTE

TARİFLER

RUMELİ PİLAKİSİ
MALZEMELER
1 büyük baş soğan
1 su bardağı zeytinyağ
1 iri havuç
1 baş sarımsak
1 su bardağı irice kuru fasulye
2 kesme şeker
Maydonoz ve kereviz sapları(3-5 dal9
veya 1 çay kaşığı kereviz tozu baharatı
Tuz
İçme suyu

YAPILIŞI
Kuru fasulyeler daha önce püf noktası bölümünde de anlattığım gibi haşlanır.İncecik çentilmiş soğan
zeytinyağında pembeleştirilir.Arada içine halka doğranmış havuç eklenir.Sarımsaklar , tuz ,şeker , fasulyeler ,saplar veya toz kereviz eklenir.1-2 dakika sonra üzerine geliene kadar kaynar su eklenip
pişmeye bırakılır.(Burada yine tam bir zaman veremiyorum.Fasulyenin cinsine göre değişebiliyor.Yağına kalıncaya kadar dersek doğru olur.)Piştiği tencerede soğutulduktan sonra servis tabağına alınıp mümkünse ertesi gün ikram edilir.

FAVA
MALZEMELER
1/2 kg kuru bakla,
1 iri bütün soğan
2 yemek kaşığı toz şeker
1 su bardağı zeytinyağ
3 su bardağı içme suyu
Tuz
Dereotu
Limon suyu

YAPILIŞI
Akşamdan yıkanmış ve ıslatılmış baklalar süzülür.Üzerine 3 su bardağı su eklenip bir bütün soğan ,tuz şeker ve zeytinyağ ile beraber pişmeye bırakılır.Baklalar pişip sulu bir bulamaç haline gelince ateşten alınıp blenderda çekilir.3 parmak derinliğinde düz tabanlı bir servis tepsisine dökülür.Soğuyup katılaşması beklenir.Servis edilirken karelere kesilip üzerine 1 limon suyu gezdirilir ve her bir kareye bir tutam dereotu konur.

RUMELİ YAPRAK DOLMASI(ÇİĞDEN EKŞİLİ VE BAHARATSIZ VE ÇOK PRATİK)
MALZEMELER
2 su bardağı pirinç(2 saat kadar önce sıcak suya  bol tuzla ıslatılmış)
1 demet taze soğan
1 demet nane
1/2 demet dereotu
1 kuru soğan
2 limon
1 yemek kaşığı şeker
Tuz
4 su bardağı içme  suyu
1 su bardağı zeytinyağ
1/'2 kg az haşlanmış yaprak(5 dakika kaynar suda)

YAPILIŞI
Yıkanıp süzülmüş pirinç ,ince kıyılmış taze soğan  ve kuru soğan ,tuz ,şeker , 1 limonun suyu , zeytinyağ ile bir iç hazırlanıp önceden haşlanmış yapraklara konarak 2 ucu açık bırakılıp rulo
şeklinde sarılarak geniş ve düz tabanlı bir tencereye dizilir.Dizerken 2 ucunu hafifçe bastırabilirsiniz.
Dizme işlemi bittiğinde üzerine 4 bardak su ve kalan diğer 1 limonun suyu da eklnip uygun ebatta bir tabak kapatılarak 1 saat kadar arada suyunu kontrol ederek pişirilir.Bu tencerede soğutulup mutlaka ertesi gün servis edilir.

BÜRYAN PİLAVI

MALZEMELER
1 kg kuzu kol kürek eti-1 çorba kaşığı sıvıyağ)
3 su bardağı pirinç(jasmin kullanılırsa lapa olma riski olmaz)
4.5 su bardağı et suyu
2 çorbn kaşığı dolmalık fıstık
1 çorba kaşığı kuş üzümü(ılık suda şişmesi beklenmiş ve sapları ayıklanmış)
Tuz-karabiber-tarçın-kuru nane
1 bütün iri soğan
100 gr iyi kalite tereyağ

YAPILIŞI
Pirinç sıcak suda bol tuzla beraber2 saat öncesinden ıslatılır ve süre sonunda yıkanıp süzülür.Kalın tabanlı bir tencerede 1 kaşık sıvıyağ kızdırılır ve et çevrile çevrile her tarafı hafif kızartılır.Daha sonra 1 butun soğan da ilave edilir üzerini örtene kadar sıcak su eklenir.Tuz karabiber katılıp pşmeye bırakılır.Kuzu etini daha farklı şekillerde biliyorsanız pişirebilirsinizYeri geldiğinde farklı kuzu tarifleri de vereceğim.Etin piştiğine emin olduktan sonra ateşten alınır ve ılınmaya bırakılır.Soğan ise atılır . 4.5 su bardağı  su buradaki et suyundan alınır.Tenceredeki su yetmez ise içme suyu ile tamamlayabillirsiniz.
Pilav için tereyağın yarısı pilav yapılacak tencerede eritilir.Fıstıklar pembeleştirilir.Üzerine et suyu dökülüp kaynaması beklenir.Baharatlar eklenir.Kaynayınca süzülmüş pirinçler eklenip pişmeye bırakılır.Suyunu çekince ayrı bir tavada köpükleri gidene kadar pembeleştirilmiş kalan tereyağ pilavın üstüne dağlanır.Arasına temiz bir bez örterek kapak kapatılır ve pilav demlendirilir.15 dakika sonra buyuk bir çatalla pilav tazelenmek için hafifçe karıştırılır.Üzerine irice didklenmiş etler konur kapağı kapatılıp 5 dakika daha beklenir.Servis tabağına alınan pilavın üstü bizde bol kuru nane ve iri çekilmiş taze karabiberle süslenerek servis edilir.

PELTE
MALZEMELER
Mevsimine göre portakal veya limon ile
500 ml içme suyu
500 ml taze sıkılmış portakal veya limon suyu
1.5 su bardağı toz şeker
3 çorba kaşığı nişasta
2 çorba kaşığı limon veya portakal kabuğu rendesi

YAPILIŞI
Nişasta ölçülü sudan yarım bardak alınarak iyice karıştırılır.Kalan su ve meyvenin suyu şeker ile karışıp kaynamaya bırakılır.Nişastalı su ise yavaşça kaynayan suya eklenip 4-5 dakika pişirilir.Porsiyonluk kaselere dökülür.Hafif üstü tutarken hangi meyveyle yapılmış ise onun kabuğuyla süslenerek soğuk servis edilir.

NOT;Yukarıda belirttiğim gibi fotoğrafını çekip eklemediğim  bu sofrayı hayalimde kurdum .Masa örtüm beyaz peçetelerim kumaştan.En güzel yemek takımlarımı çıkarıp ,kristal vazoma pembe beyaz erengüller koydum.Özenle giyindim saçımı topuz yaptım.Tarifi aslında çok basit ama en güzelini sadece annelerin yapabildiği sigara börekleri yaptım . Mevsimin en güzel çeşitlerinden salatamı unutmadım .Bir gün önce Kadıköy'e indim , Şekerci Cafer Erol'dan gül yapraklı nar lokumu ,kurukahveciden taze kahve aldım, Divan 'dan ekler çok severler bilirim , servis az önce getirdi .Ayaklı pasta tabağına dizip buzdolabına koydum .İçinde en sevdiğimiz meyvaların bulunduğu tabağı da hazır edip masaya koydum mu artık misafirlerim için hazırım.Haydi gelin artık canlarım.Bayramlaşalım

28 Eylül 2014 Pazar

GÜNLÜK MENÜLER 1

Günlük menü oluştururken faydalanmak için bu bölümü eklemeyi düşündüm..Artık o gün gönlümüzden ne koparsa onu pişirip soframızı kuracağız.İlk menümüz şöyle;

SEMİZOTU İLE İNTEGRAL MAKARNA SALATASI
MARİNE HİNDİ ŞİŞ
MUZLU EKMEK(TATLI KEK)

SEMİZOTU İLE İNTEGRAL MAKARNA SALATASI

MALZEMELER
Yarım demet semizotu
1 fincan haşlanmış integral burgu makarna
3 dal taze soğan
15-20 adet mini boy mantar
1 büyük boy domates
1 çorba kaşığı kapari
1 çorba kaşığı ince kıyılmış nane
1 çay bardağı lor peyniri
1 çorba kaşığı kavrulmuş çamfıstığı
SOS İÇİN
Yarım çay bardağı zeytinyağ
yarım çay bardağı sirke
1 diş sarımsak
1 tatlı kaşığı hardal
Tuz karabiber

YAPILIŞI
Büyükçe bir salata kasesine semizotları gelişigüzel sapları ufak kesilmek suretiyle konur.Haşlanıp soğumuş makarna ince kıyım taze soğan , hafif zeytinyağı ve harlı ateşte 2 dakika sotelenip soğutulmuş mantar , kapari , nane  konup harmanlanır.Sos için tüm sıvı malzemeler iyice çırpılır ve içine 1 diş sarımsak atılıp tuz biber eklenir.Bir müddet bekletilir ya da tuzla dövülerek konulabilir. .Servis eileceği zaman sos ve salata karışır servis kasesine alınır üzerine dilimlenmiş domates ,çamfıstıkları ve lor peyniri konarak hemen servis edilir.Aksi takdirde semizotu çabucak çamurlaşır.

MARİNE EDİLMİŞ HİNDİ ŞİŞ
MALZEMELER
8 Adet tahta şişlere dizilmiş hindi but(marketlere hazır bulunabilir)
1 parmak boğumu kadar kesilip rendelenmiş zencefil
2 diş tuzla dövülmüş sarımsak
2 çorba kaşığı soya sos
1 çorba kaşığı hardal
1 tatlı kaşığı bal
tuz biber
Yarım çay bardağı zeytinyağ

YAPILIŞI
Marine malzemelerinin hepsini iyice çırpın ve şişlere elinizle yedirin ve mümkünse 4-5 saat bekletin.(En az yarım saat).Daha sonra marine edilmiş hindileri dilediğiniz şekilde ızgara yapın ya da yağlı kağıt serilmiş tepside fırınlayın.

MUZLU EKMEK
MALZEMELER
3 olgun Anamur muzu ya da 2 buyuk çikita olgun  muz
2 yumurta
1.5 su bardağı yarı yarıya karışmış esmer ve beyaz toz şeker
125 gr eritilmip soğutulmuş tereyağ
Yarım su bardağı damla çikolata
Yarım su bardağı toz ceviz
1.5 su bardağı tam buğday unu
1 çay kaşığı kabartma tozu
1 çay kaşığı karbonat
4 çorba kaşığı krema
5 yarım ceviz(üstünü süslemek için)

YAPILIŞI
Kek için kullanılacak tüm malzemeleri yarım saat önce dolaptan çıkarıp aynı oda ısısına gelmesini sağlayın. Fırını alt üst modda 170 dereceye ayarlayınYumurta ve şekeri köpük köpük olana kadar 5 dakika boyunca mixerle çırpın.Tereyağ ve kremayı ekleyip çırpmaya devam edin. Unu eleyin ama kevgirde kalan kepeklerini de sonra una ekleyin.Kabartma tozu ve karbonatı da una eleyin.Çikolata parçalarını da una ekleyip unlu karışımı yumurtalı karışıma ekleyip bir kaşık yardımıyla sadece birbirine yedirene kadar karıştırın .Dışarda çatalla ezdiğiniz muzları da karışıma ekleyin toz cevizi katın.Yağlanmış unlanmış bir somun kek kalıbına döküp  üzerini yarım ceviz parçaları ile süsleyin ve ısınmış fırında 1 saat kadar pişirin.Kalıbında ve bir tel ızgara üzerinde soğutup dilimleyerek servis edin.

23 Eylül 2014 Salı

DENİZ KENARINDA BİR KÖY PAZARI

İstanbul'da pazara gitmeyi oldum olası sevmedim.Çok kalabalık olduğundan , park yeri sorunundan , ağır yük taşımaya sağlığım izin vermediğinden , yaşlı başlı küfecilere iş buyuramadığımdan , bazı pazarcılardan bir kaç kez kazıklanmış olduğumdan vs vs gibi bahanelerim olduğundan.Aslında biraz da sebzeler ve  meyvelerle aram çok iyi olmadığından. Tüm çevre pazarları avucunun içi gibi bilen ,her pazar dönüşü zafer kazanmış edasıyla sebzeleri meyveleri anlatan ,  şunu şu kadara aldım , sen bunu kaça aldın gibi muhabbetler eden tanıdıklarıma hep biraz garipseyerek bakmışımdır.Ben  daha çok hangi pastanenin paskalyası güzeldir ya da hangi kasabın köyden getirdiği tavuk daha lezzetlidir , Kadıköy Çarşısında nerden ne alınır  ya da nerenin nesi meşhurdur gibi konular üzerine konuşur anlatılanları da can kulağıyla dinlerim. Çocuklarımı sağlıklı ve dengeli beslemeye çok önem verdiğimden bir ara organik pazarlara da takılmışlığım vardır.Yine de yoğun günlük tempoda pazarları atlar kendimi markette ya da manavda bulur alışverişimi buralardan yaparım.
Ama yaz gelince iş değişiyor benim için.Çünkü yazlarımı geçirdiğim köyde bana göre dünyada gördüğüm en sempatik pazar kuruluyor.Pazar konusunu açmamın sebebi de bu.Mutlaka anlatmalıyım.
Pazarın adı Güvercinlik Pazarı.Pazartesi günleri Güvercinlik Meydanından denizi karşınıza alıp sağa doğru hafif kıvrıldığınızda pazar başlıyor.Ama tam meydanda es geçilmemesi gereken bir tezgah var.Peynirci Müjdat Orhan.11 yıldır peynir zeytin alışverişimi ondan yapıyorum.Bodruma has yöresel peynirlerden kaşar loru , İzmir ve Bergama tulumu , çeçil peyniri ve 10-15 çeşit zeytin ve zeytinyağ için doğru adres burası.Özellikle çekirdeği çıkarılıp yerine turunç ya da portakal kabuğu konmuş yeşil zeytinler için her Bodrum dönüşünü bu pazara denk düşüren bir arkadaşım var.Hemen yan tezgahta Bodrum bazlama ekmeği ,ekşi maya ekmeği yufka ve otlu börek satılıyor .Bir adım ilerisinde duran Bayram'ın midye dolma tezgahı ise başka bir alem.Kışları İzmir'de kantıncilik yapan Bayram Usta yazları midye avına çıkar eve taşıdıklarını eşi temizleyip pişirir oğulları ve kendi satarlar . Hatta ararsanız evinize kadar getirirler . Öyle lezzetlidir ki , işleri reklam yapmaktan başka bir şey olmayan  gurme köşe yazarlarına önce methettikleri midyecileri bir kenara koyup bunu denemelerini tavsiye ederim de midye dolma neymiş görsünler.Sonra efendim sağa kıvrılıp ufak tefek takıcı tülbentçi tezgahına şöyle bir göz atıp pazara girilir .Gerçek Ege köylüleri giyim kuşamları ve  komik tatlı şiveleriyle sizi tezgahlarına davet ederler.Hiçbirini kırmamak adına maydonozu ondan dereotunu bundan alırsınız .Erken gitmezseniz Süleyman'ın şahane domatesleri biter.Artık elinde börülce salatalık bamya ne kaldıysa alırsınız çünkü mutlaka bahçeden toplayıp tazecik getirmiştir.Yeri gelmişken , taze fasulye oralarda pek yetiştirilmez hep dışardan gelir.Börülceye alışıktırlar.İster haşlar sirke sarımsak zeytinyağ döküp yersiniz suyuna da tarhana çorbası yaparsınız.İster bildiğiniz klasik taze faulye gibi pişirirsiniz.Yazın sonuna doğru şeker pırasa çıkar.Yakından bakmayınca taze soğan gibi durur.Bir de içinden süprizi çıkar.4e bölünmüş kereviz.Yemeğin soğanını havucunu kavururken bunu da rendeleyip öyle pişirin pırasayı.Değişik bir aroma veriyor ve yakışıyor.Hernekadar kereviz çok cazibeli bir sebze olmasa da pazarcı teyze ilk sorduğumda aaa kızım kerevizsiz pırasa mı oluvereen demişti. Gezmeye devam ederken aralara serpilmiş küçücük tezgahlarda çoğunlukla kadınlar durduğu görülür ,ilginçtir burada kocalar yardımcı rolde.Tezgahlarda o gün bahçeden ne çıkmışsa o var.Azıcık patlıcan azıcık biber 2 kavanoz salça 3 paket tarhana 2 paket lokum makarna bir tezgahın malları olabiliyor. Sebzelerin hiç biri cilalı ve muntazam değiller.Patlıcanlar pembe , bamyalar çalı fasulyesi kadar büyük , meyveler yamuk yumuk.Bu kadar renkli bir pazarda sadece gezmek, birkaç pazarcı teyzeden ayaküstü tarif almak , yeni yapılmış tazecik tertemiz otlu böreklerden ve kabakçiçeği dolmalarından oracıkta ağzına atıvermek  ve en önemlisi iş bitince meydan kahvesinde kahve keyfi yapmak için bile gidilir .Hele ki bu keyifli sebzelerle ve halis ege zeytinyağıyla yaptığınız yemeklerin tadına doyulmaz. Akşama bu yemeklerle çeşit çeşit süsleyeceğiniz masanıza bir de çiçek koymak isteyebilirsiniz .Tezgahların bazılarında karşılaşacağınız renkli çiçek buketleri ,  içinde  kokulu otlarla size sürpriz yapıyor. Denizin getirdiği mis gibi esintiyle karışan ot kokuları iştahınızı epey açabilir dikkat .
Pazar hepsinde olduğu gibi tabak çanak , renkli yaz elbiseleri ,peştamal havlu ve örtü çeşitleri satan mini bir bölümle bitiyor.Onlar vasat heryerde rastlanan türden. Bizde adet,  pazar bitince mutlaka köy kahvesine gidilecek keyif yapılacak yorgunluk atılacak .Malum pazar dönüşü evde de alınanların yerleşmesi , ayıklanması , pişmesi var .O sebeple azıcık dinlenmeli .Dönüşte çocuklar mutlaka  gözleme beklerler . O kadar iş arasında gözlemeyle uğraşmak zor.Neyse ki kahvenin gözlemesi müthiş güzel .Ama yine de buralardan bir tat olması için benim de çok severek yaptığım hazır yufkalı, pratik ama bir o kadar lezzetli olan Otlu Gözleme tarifimi sizlerle paylaşayım.Böyle bir yazıdan sonra canınız çeker belki yapar yersiniz
Keyifli pazarlar.

OTLU GÖZLEME

MALZEMELER

1/2 kg incecik kıyılmış ot yaprak karışımı(ıspanak,maydonoz,pancar yaprağı dereotu,ısırgan otlarından en çok hangilerini seviyorsanız koyup kendi karışımınızı yapın.Tarif böyle ama ben sadece ıspanaklısını seviyorum.Unutmayın dallar yok yarım kg tamamen yaprak kullanılacak.)
5 dal incecik kıyılmış taze soğan
250 gr kaşar loru ya da lor
4 yufka
Tereyağ

YAPILIŞI
Orta boy teflon tavaya 1 yufka kenarları sarkıtılmak suretiyle ortalanarak konur.Peynir soğan ve otlar harmanlanır,4te biri yufkanın tavada kalan kısmına serilir.Çok görünebilir ama pişerken siner.
Zarf şeklinde düzgünce kapatılıp ateşe alınır alt üst göz göz olana kadar pişirilir.Pişen gözleme üzerine tereyağ sürülür.Diğer yufkalara da aynı işlem uygulanır.İster dilimleyerek ister dürüm yapıla
rak servis edilir.


16 Eylül 2014 Salı

BİZİM EVİN KABAK YEMEKLERİ

Kabak tadı deyip geçmeyin.Mevsimi bitmeden ve pazarlarda hala ucuzken bol bol alın yeni tarifler deneyin..Çoğu kişinin aksine kabaksever biri olarak epey uğraşmışlığım vardır bu sebzeyle.Klasik usullerle pişirildiğinde tabağını kaçıran çocuklar bile bu usulden sonra tabağını 2.kez uzatıyor oldular.İsmini henüz koymadım ama tadı tescilli.Tarife geçmeden bizim evde kabakla başka neler mi yapıyoruz dersek:
   -Kabakları kuşbaşı doğrayıp 1 minik soğanı soteledikten sonra ekleyip üzerine gelene kadar su ile pişirip sonrasında yarım demet dereotu ile blenderdan geçirip biraz yoğurt biraz un ve 1 yumurtayla terbiye ederek enfes bir çorba yapıyoruz
   -Kabakları irice rendeleyip yoğurtla karıştırdığımız salata için  önceden 1 kırmızı 1 çarliston biberi jülyen doğrayıp azıcık zeytinyağında soteleyerek 2 rendelenmiş kabağı ekliyoruz.Pişmiş sebzeler soğuyunca süzme yoğurtla karıştırıyoruz.
  -Gülriz Sururi'nin Gülriz'in Mutfağından isimli kitabından Kabakşahane adlı şahane zeytinyağlı tarifini deniyoruz.
  -Kakaolu kekin içine 1 adet kabak rendeleyip ekliyor ve kekin nasıl yumuşacık oluğuna şaşıyoruz.
  -Kabakların kabuğunu soyduğumuz soysoy denilen bıçakla orta çekirdeklerine kadar kabağı incecik soyuyor 2 dakika 2 kaşık zeytinyağında soteliyor ve soğuyunca tercihan ev yapımı pestoyla bolca karıştırıyor ve üzerine 3-4 yemek kaşığı toz eski kaşar rendesi serpiyoruz.
  -Rendelenip sotelenmiş kabağa sevilen baharat ve beyaz peynir karıştırıp poğaçalara dolduruyor ve yumurta sarısı sürüp çörekotu serperek fırında nar gibi kızarana kadar pişiriyoruz.Poğaça hamuru için 2 yemek kaşığı yoğurt ,yarım paket tereyağ ,1 çay bardağı sıvıyağ ,1 paket kabartma tozu ,1 yumurta(akı içine sarısı üstüne) ve aldığı kadar un yeterli
  -En son olarak da bildiğiniz usul beğendiyi aynen kabakla yapıyor yanında et veya tavuk soteyle servis ediyoruz.
İşte bizim eve alınan kabaklarla bunlar yapılıyor.Az önce bahsettiğim  tarifim ise şöyle:

MALZEMELER
1kg kabak(kuşbaşı doğranmış)
200 gr az yağlı kıyma
1 küçük soğan
1 adet domates(kabukları ve çekirdekleri alınıp küp doğranmış)
2 çorba kaşığı zeytinyağ
1 çorba kaşığı domates salçası
1 çorba kaşığı pesto sos
3 çörba kaşığı kaşar rendesi

YAPILIŞI
Kabaklar genişçe bir kasede zeytinyağ tuz karabiber eklenerek harmanlanır ve yağlı kağıt serilmiş bir
 fırın tepsisine serilir.200 derece fırında hafif pembeleşene kadar yaklaşık yarım saat pişirilir.Ne çok diri kalacak ne de tam pişecek kıvamda olmalıdır.Bu sırada soğanlar pembeleştirilir kıyma eklenir kavrulunca domates salça eklenir gerekirse bir miktar su konarak pişirilir.Az miktar tuz ve karabiber eklenir ve pesto konup iyice karıştırılır.Daha sonra kabakların üzerine sos halindeki kıyma dökülür ve 3-4 dakika pişirilir.Servis edilirken üzerine kaşar rendesi dökülür.Acı sevenlerin acı pul biber ekleyebileceği bu nefis yemek İtalyan Mutfağına has tatları severler için de cazip bir yemek olacaktır.Burada  önceden fırınlayarak kabağın suyumsu tadını alıp lezzetini ortaya çıkarmayı hedefledim.Başarılı da olduğumu düşünüyorum.Artık zeytinyağlı da olsa , ograten de yapsam, mevsim salatasına da katsam hep önceden fırınlıyorum.Kimi zaman kuşbaşı kimi zaman halka doğrayarak.Sizlere de öneriyorum.Deneyin beğeneceksiniz.

11 Eylül 2014 Perşembe

YAZLIK GÖÇ

Kendimi bildim bileli sıcağa dayanamam.Ama sıcak havanın getirdiklerini çok severim.Sıcak demek tatil demektir yaz demektir.Eski arkadaşlara yenilerini eklemek demektir.En güzeli gezmek anneyle olmak demektir.
Çocukluğuma ait ilk tatil zamanlarından Gümüşyaka'yı hatırlıyorum.Günden güne iyice uzaklaşan hatıralardan İl Silencio şarkısı ilk aklıma gelen.Emniyet Sandığı Yaz Kampının yemeğe davet müziği.Nasıl güzel bir yaz klasiği.Ne zarif bir çağrı.Koşarak restorana gidiyorum  yol kenarındaki biberiye ile kısa çamların meyvelerini kopararak.En son  restorana varınca  koklayıp atacağım.O koku mu iştahımı açan ne?Yemekleri sıraya girip kendin alıyorsun.Masan zaten belli yer aramaya gerek yok.En çok pilav seviyorum.Adi pilav dediklerinden.Sebzeleri ayırıyorum yemiyorum.Zaten doymasam da sorun değil nasıl olsa Eticin çıkmış ondan yerim kantinden alıp.Genelde dedem ve ananemle kalıyorum.Ama en çok annem babam gelince mutluyum.Güvenim yerinde.Üstünden inmek istemediğim salıncakta yukselirken mutluyum hem de cok.Bugün bile hala çocuk parklarında acaba beni tartar mı diye özenerek salıncaklara bakmam o zamanlardan kalma.Sonra Tekirdağ'daki yazlığımız.Haftasonu benim için başka güzel.Çünkü annem babam geliyor.Ev misafirle doluyor.Her hafta sonu Tekirdağ köftesi mangalda bir başka lezzetli.Sonra bir müddet Akçay.Çoğu evde olduğu gibi bahçenin ortasında minik bir  havuz ve başında buz gibi su akıtan musluk.İçine akşama kesilecek karpuz kavun soğusun diye atılmış.Sıcakladıkça yüzümüze su çarpıyoruz havuzdan.Arkada verandada Ayşanım Teyze,dünyanın en iyi insanı halam ve tatlı babannem oturuyor.Salı günleri maaile arabalara doluşup Edremit Pazarına gidiliyor.Peynir pazarı ayrı bir bölüm.Enfes tulumlar beyaz peynirler , mis kokulu zeytinyağlar , zeytinler alıyoruz.Bir de domates.Salata için en güzelinden,Usul şöyle.Kırmızı soğanlar piyazlanıp alta döşeniyor.Üste domates dilimleri serilip zeytinyağ cömertçe dökülüyor.O kadar seviyorum ki bu salatadan her öğün koca bir tabak yiyebilirim.Anılar  gözümde oradan oraya uçuşup canlanırken bu sefer de yazlık yerlere yolculuk öncesi duyduğum mutluluğu hatırlıyorum.Günler öncesinden başlayan geriye saymaların heyecanı var sadece.Ne bir valiz hazırlamak zorundayım ne de kışlık evi kapatma işlerini yapmak.O zamanlar tüm sülale belli sayıdaki arabalara dolar öyle yola çıkardık.Yolüstünde de şimdiki gibi cafeler restoranlar yoktu.Yolluk nevale hazırlanır mola verilen yerlerde serin ağaç altlarına ,su kenarlarına mütevazi sofralar serilir haşlanmış patatesler ,yumurtalar ,kuru köfteler ,dolmalar ,börekler ile özellikle ben ve kuzenlerim için tam bir piknik havasında tadı bugün bile hala damağımda kalmış güzellikte yemekler yenirdi.
Aradan  seneler geçti.Büyüdüm.Eşimle birlikte dünya kazan biz kepçe gezdiğimiz dönemler oldu.Her biri ayrı yazıya konu olacak değerde ve güzellikteydiler.Ardından çocuklar hayatımıza girip hayat onlara göre şekillenmeye başlayınca otellerde kısa süren tatiller yerine daha yerleşik düzende bir şeyler arar olduk. İstanbul'da apartman bahçesinde gönüllerince oynama imkanı olmayan çocuklarımız için , yeşil bahçelerinde özgürce koşup saatlerce denizde yüzerken  mutlu olabilecekleri
bir yer olmalıydı burası.Diledik , yola çıktık , aradık ve bulduk. Aradan 11 sene geçti.
Şimdi artık annemin ben çocukkenki yaşlarına geldim de geçiyorum bile.Ama çocuklarım buralarda koşarak büyürlerken  tekrar keşfediyorum ki içimde hala bir çocuk var.Nereden mi biliyorum?Bu yazıyı yazarken duyduğum heyecana birazdan annesine babasına kavuşacak bir çocuğun duyduğu heyecan karışıyor da ondan.Tıpkı 10 yaşındaki Gümüşyaka Emniyet Sandığı Kampının kapısında annesini bekleyen 'ben'in heyecanı gibi.İstanbul'dan yola çıktılar bize geliyorlar.Nerdeyse gelmek üzeredirler derken cep telefonuma mesaj geldi.Kavşaktan sapmışlar 5 dakikaya burdalarmış.Gitmeliyim , çok özledim.

24 Temmuz 2014 Perşembe

GRECKA KARABUĞDAY

Greckayla tanışıklığımız 3-4 sene öncesine dayanıyor. Dumanlı tadıyla geleneksel damak zevki mize biraz yabancı bir lezzet.Bende yerli üretim ilk greçkayı aldığımda paketin üzerindeki tarifi uygulamış ve başarısız olmuştum.Tüm yemek çöpe gitmişti.Fakat daha sonra Ukrayna ve civar ülkelerde oldukça popüler bir gıda olduğunu eşimin iş seyahatleri sebebiyle öğrendik.Bir seferinde Ukrayna'dan gelen greçkayı onlardan öğrendiğimiz şekilde pişirince daha bir sevdik. Vitamin deposu .glutensiz ve çok sağlıklı bir besin olduğunu öğrenince de daha sık pişirir oldum.Bizde marketlerde nadir bulunuyor.Bulunca birkaç paket birden alıyorum.Ya da Ukrayna ve civar ülkelere giden biri olursa mutlaka ısmarlıyorum.Oradakiler sanki biraz daha lezzetli geliyor.Bu zaten değişik bir şey ilkönce basit şekilde deneyim diyorsanız en pratik yolu 1 su bardağı greçkayı güzelce yıkayp süzükten sonra pilav tenceresinde sıvıyağ tereyağ karışıma 3-5 dakika soteleyip üzerine 1.5 su barağı soğuk su koyarak klasik pilav gibi pişirmek ideal..Fakat bu aşamayı atlamış ve değişik birşeyler yapabilir miyim diye düşünürseniz pilav gibi haşladığınız greçka soğuduktan sonra içine zeytinyağ limon mayonoz tazesoğan domates turşu gibi sevdiğiniz eklemelerle bir nevi salata yapmış olursunuz..Ama ben son kalan paket greçkamla iki alternatif yemek hazırladım.Biri pilav biri çorba.Pilavın tarifi ise Özbek bir hanımdan üsütnkörü alındı ve evde kendi üslubumuzla uygulandı.Çorba da bir İtalyan sebze çorbası olan minestronenin greçkalı ve bana ait olan versiyonu.Her ikisi de gayet başarılı oldu ve sevilerek yenildi.
Greçkanın faydaları saymakla bitmiyor.Dileyen internetten okuyabilir.Beyaz pirincin yerini hiçbirşey tutmaz deseniz de soframızda bu tip kaliteli besinlere daha çok yer açmalıyız diyerek tariflerimi paylaşıyorum.

GREÇKA PİLAVI

MALZEMELER
2 Su bardağı greçka(bol suyla yıkanıp süzülmüş)
2 yemek kasiğı tereyeğ veya zeytinyağ
2 rende domates
2-3 sivri biber
2 küçük patates
1 büyük rende havuç
1 küçük soğan
3 su bardağı tavuk suyu
Tuz karabiber

YAPILIŞI
Soğanlar ince çentilip yağda pembeleştirilir.Sırayla küp doğranmış patates rende havuç ve biberler eklenir.3-4 dakika da bunlar sotelendikten sonra domates eklenir ve suyu hafif gidene kadar pişer.Daha sonra greçka eklenir 3-4 dakika sonra tavuk suyu eklenir.Tuzu biberi ayarlanır.Pilav gibi pişirilir ve demlenir.Servis edilir.
Yanında ayran veya kefirle tek başına bile fevkalade besleyici bir öğün olarak düşünülebilir.

GRECKALI MİNESTRONE

MALZEMELER
1 kabak
1 havuç
1 patates
4-5 dal taze soğan
3er 4er dal maydonoz  dereotu
2 rende domates
Arzuya göre tavuk suyu veya sade içme suyu
1 çorba kaşığı pesto sos(yakında tarifini vereceğim ama şimdilik hazır olanlardan kullanabilirsiniz)
Yarım su bardağı rende kaşar
Tuz karabiber
3 çorba kaşığı greçka

YAPILIŞI
Tüm sebzeler irice rendelenir.(Aslında minicik küpler halinde doğranmalı ama bizim ev ahalisi böyle seviyor)
Tavuk suyu veya sade su ile karışır ve pişmeye bırakılır.15 dakika sonra yıkanıp süzülmüş greçka eklenir.Yarım satt de böyle pişer yeşillikler tuz biber ve pesto sos eklenip karışır.Servis tabağına 1 tutam kaşar rendesi konup üzerine 1 kepçe çorba konularak servis edilir.

6 Temmuz 2014 Pazar

TRADIZIONALE AYRAN ZUPPA

Ramazan günü İtalyanca ne alaka diyebilirsiniz.Blogger olarak maksat deneyimlerimizi paylaşmak,yenilikleri tanıtmak,yaratıcılığımızı konuşturup eserimizi sunmak değil mi?İşte ben de bugün tam bu görevi yerine getirdim.
Julius Meine aslında bir kahve markası(Karaköy Karabatak Kafede bu marka servis ediliyor.Oğlumdan biliyorum öğrenci kimliğini gösterip belli gün ve saatlerde dilediğin kadar iç dilediğin kadar öde tarzı bir uygulaması var. O ve arkadaşları tüm sene sonu imtihanlarını burada çalışarak geçtiler umarım uygulamayı fazla dejenere etmemişlerdir diyerek burada bu ufak parantezi açmayı bir borç bildim.
Bu kahve markasının Viyanada müthiş güzel bir gurme marketi var.Gittiğim ülkelerde bu tip yerleri mutlaka arar tarar bulur karıştırırım.Viyana Julius Mein  emsalleri arasında sunduğu ürün çeşitliliği  ve kalitesi,mağaza konumu,yerleşimi aydınlatması,ambiyansı ve butik gurme market anlayışıyla gerçekten bir adım önde çok kaliteli bir yer.Biz de kızımla birlikte ne var ne yok diye bir bakalım derken reyonlar arasında epey bir süre geçirdik.Ünlü gıda markalarının Limited Edition adı altında sınırlı sayıda üretilmiş çeşitleri ve şekerleme çikolata çeşitlerinin bolluğu en çok ilgimi çeken kısmı oldu.Raflar arasında gezinirken bu çorba karışım paketi bana çok albenili geldi.Oldum olası kurubaklagillleri çok severim.Bu kadar değişiklerinin birarada bir çorba malzemesi olması ilgimi çekti.İtalyadan ithal edilen ve Umbria Bölgesine ait bu kuru karışımın içindehepsi miniboy olmak üzere kuru fasulye ,barbunya ,nohut,kırmızı fasulye,maş ve mercimek var.Bir kısmıyla çorba yapılır bir kısmıyla da salata diye düşündüm.Ve geleneksel olarak çok severek tükettiğimiz yayla çorbasına bu baklagil karışımını ekleyerek değişik bir tat yaratmış oldum.Son derece sağlıklı ve besleyici bir o kadar da lezzetli.Tek başına hafif bir öğün bile olabilir.Daha önce tariflerini paylaştığım lezzetli bir tavuk veya et suyundan yapılırsa nefaseti bir kat daha artar.Küçük porsiyonlar halinde misafire sunulabilir.Ya da  haşlamış olduğunuz bu karışımı bir bardak light ayran ve sevdiğiniz baharatlar ve buz karıştırarak sıcak yaz günlerinde soğuk olarak içerseniz light bir yemek yemiş olursunuz.Tabii Viyanada mı yaşıyoruz ki bunu nerden bulup yapacağız diyeceksiniz.Tabii ki hayır.Ama basitçe şunu önerebilirim.Her birinin pişme süresi farklı olduğundan nohut, kuru fasulye ,börülce,barbunya,maş,mercimek ve mexica fasulyesini ya ayrı ayrı pişirip birleştirecek ve çorbalık porsiyonlara bölerek donduracaksınız ya da artık marketlerde cam kavanozlarda hazır haşlanmış çok kaliteli baklagiller var onları alıp birleştireceksiniz.(La Asturiana süper kaliteli)Bu seçim size kalmış.Dilerseniz dondurmuş olduğunuz bu karışımı bir başka sefer acil lazım olduğunda dereotu maydonoz taze soğan turşu kapari kurutulmuş domates kavrulmuş çam fıstığı ile karıştırıp zeytinyağ limon nar ekşisi tuz biber kimyon ile tatlandırıp express bir salata çeşidi de yaratmış olursunuz.
Adı fiyakalı ama kendi son derece yerel çorbamızın tarifi ise şöyle.Kolayca yapın afiyetle için.

GELENEKSEL AYRAN ÇORBASI(KARIŞIK BAKLAGİLLER İLE)
MALZEMELER
2Litre et veya tavuk suyu(tarif bak et suları)
1 bardak karışık baklagil(haşlanış haliyle)
2 çorba kaşığı iri bulgur
2 tepeleme çorba kaşığı un
2 su bardağı su
500 gr yoğurt
1 yumurta
1 çorba kaşığı tereyağ
1 çorba kaşığı dolusu nane
1 tatlı kaşığı zerdeçal
Tuz-biber

YAPILIŞI
Geniş bir çorba tenceresine et suyunu alıp bulguru da içine koyarak kaynatılır.10 dakika kaynayınca karışık baklagiller de eklenir.Ayrı bir küçük tencerede 2 su bardağı su ve un devamlı karıştırılarak koyulaşıp kaynayana kadar pişirilir ve buyuk tencereye eklenir.Bir 10 dakika da kapağı yarı kapatılıp böyle kaynatılır.Tuz biber ile tatlandırılır.Dışarda yoğurt ve yumurta iyice çırpılıp azıcık kaynar su ilave edilerek yavaşça kaynayan çorbaya ilave edillir 5 dakika daha kaynatılır.Tereyağ ve nane ayrı bir tavada kızdırılıp çorbanın üztüne gezdirilir.Zerdeçal eklenip iyice karıştırılan çorba böylece servise hazır hale gelir.Baharat miktarları zevke göre artırılıp azaltılabilir.Kırmızı toz biber ilavesiyle de servis edilebilir.

3 Temmuz 2014 Perşembe

ÇOCUKLUKTA KALAN TATLARDAN BİRİ KIYMALI YUMURTA

Ramazan geldi mi akla ilk önce pide gelir ardından güllaç.Benim içinse Ramazan'ın ilk günü bizim mutfakta mutlaka pişirilen kıymalı yumurta en baş sırada geliyor.Babaannemin tabiriyle soğanlı yumurta da denilen ve ağzından alabildiğim yegane tarif olan kıymalı yumurtayı senelerdir yaparım ailem de severek yer.Ama geçmişe duyulan özlem sebebinden olsa gerek  çocukluğumda yediğim o yumurtanın tadını hiç bulamam kendi yaptıklarımda.Hani vardır ya o öyle bir tattır ki kimseye tarif edemez en güzelini bile onunla eş tutamazsınız işte aynen öyle birşey,masal tadında.Belki de aileden kalma tariflere düşkünlüğüm burdan geliyor.Sayıca çok fazla olmasa da elimde olan bir kaç tanesine özenle sahip çıkıyor çocuklarıma da sunuyorum.Zaman içinde yeri geldikçe hem buradan sizlerle paylaşacağım hem de yavrulara  bir rehber hazırlanmış olacak.Kimbilir belki birgün benim de torun torbam büyükannelerinin yemeklerini konuşur keyifle anarlar.
Söz aileden kalma tariflerden açılınca babaannemle ilgili ufak bir anımı da paylaşmak isterim.Bir gün artık iyice yaşlanmış olan babaannemden şekerpare tarifi almaya çalışıyordum.90 küsur yaşında olan Ganime Hanıma önce şekerpareyi hatırlatmak epey vakit aldı sonrasında da nasıl tarif edeceğini açıklamak.Güç bela aldığım ve hiç yapamadığım tarif şöyleydi.Yarım kg yağ koy, un koy 10 yumurta koy,yoğur el kadar şekerpareler yap(yanlış değil porsiyonlar kocamandı)furuna koy(fırın değil)pişir şerbetini dök afiyetle ye.Babaanne un ne kadar yağ ne yağı ne kadar pişecek şerbet nasıl olacak sorularının hepsine Kıvamınca bak, elinle şöyle bak, gözünle şöyle diye cevap vermesi dün gibi aklımda.Daha sonra bu komik mücadelemi anlattığım Beykoz tayfasından sevgili Oya Abla da -Aaa niye bana sormadın ben sana anlatırım müsait bir zamanda deyip çok kısa bir süre sonra vefat edince artık iyice trajediye dönen bu tatlıyı hiç yapmaya kalkışmadım.Laf aramızda malzemelere bakarsak  tadı zihnimde hernekadar şahane olarak kalmış olsa da yesen bir türlü yemesen bir türlü bu tatlı böylece tarihe karışmış oldu.
Yine de yemek işlerine meraklı olan herkese tavsiyem hazır sağlıkları yerindeyken büyüklerden sevdikleri aile tariflerini almaları yönünde.Benim burda tarifini vereceğim çocukluğumdan kalma meşhur kıymalı yumurta  ise  şöyle;

KIYMALI YUMURTA
MALZEMELER(4-5 kişilik)
4 büyük soğan(elde minik doğranmış aztuzla ovulup yıkanıp süzülmüş)
250 gr kıyma
Tuz-karabiber
1 tatlı kaşığı domates salçası
Üzerine serpmek için tarçın ve toz kırmızı biber
2 yemek kaşığı tereyağ
2 yemek kaşığı zeytinyağ
Adam başı 2şer yumurta

YAPILIŞI
Soğanlar yağ karışımında geniş düz tabanlı bir tavada 40 dakika kadar kavrulur.Gerekirse arada az miktarlarda su ilave edilebilir.Soğanlar iyice ölmeli rengi karamelleşmelidir.(dilerseniz daha karamel bir görünüm ve tat için 1 kesme şeker de kavurma sırasında ekleyebilirsiniz)Daha sonra kıyma ilave edilir ve o da iyice pişirilir salça eklenir 1-2 dakika çevrildikten sonra yarım çay bardağı su koyarak çekene kadar ksısk ateşte pişirilir.Tuzu biberi ayarlanır.Kıyma hazırdır.1 tane temiz yumurtayla yumurtaların kırılacağı yere yuvalar açılır.Bu boşluklara yumurtalar kırılır ve hafif sulu kalacak şekilde pişirilir.Altı söndürülür kapak kapatılıp 2 dakika beklenir(yumurtaların üstünün beyazlaşmasını isteyenler için)Yumrtaların üzerine tarçın ve toz kırmzı biber serperek servis edilir.

27 Haziran 2014 Cuma

BİR ÇORBA NASIL ÇORBA OLUR

Ramazan geliyor hoş gele.Yazın bu sıcağında saat 9 lara kadar sürecek uzun bir açlık dönemi geçirilecek 30 gün boyunca.İlk 1-2 gün beden nazlanacak sonrasında alışmaya başlayacak.Oruç tutmanın ve getirilerinin hazzını ancak yaşayanlar bilir.Pek bir huzurla sevgiyle geçecek yine Ramazan geceleri  .Abartmadan, israfa kaçmadan açılan iftarları imkanı olmayanlarla paylaşacağız.Açlığın nasıl bir duygu olduğunu derinden hissedip hayatımıza sunulmuş hertür nimet için binlerce kez şükredeceğiz.Sağlıkla huzur ve afiyetle bir sonraki Ramazana tekrar varabilmek için dua edeceğiz.Küslüklerin unutulduğu uzaktakilerin kavuştuğu tüm ayıpların bağışlandığı bayram günlerinin huzur dolu sabahlarına uyanacağız sonunda.
Tüm bu güzellikler yaşanırken yine en çok yorulan biz kadınlar olacağız büyük ihtimalle.Ben de buradan kolay uygulanabilir hafif sayılacak ailede herkesin hoşuna gidebilecek önerilerimi de paylaşarak yardımcı olmak istiyorum.Bu sebeple önce her iftar sofrasının olmazsa olmazı ailenin yemek zevkine göre çeşitlenen çorbalarla başlamayı uygun buldum.Ama çorba tariflerinden önce '.güzel bir çorba için nasıl lezzetli sular hazırlanır ?'onu anlatmak istiyorum.Et tavuk veya sebze sularını önceden hazırlayıp dondurabilir lazım oldukça çözdürerek çeşitli çorbalar pişirebilirsiniz.Çorbalarınız kesinlikle daha lezzetli olacaktır.Şimdiden kolay gelsin.
.Unutmayın ki evde tencere kaynadıkça bereket artarmış.Mutfağınızdan bereket sofranızdan afiyet eksik olmasın.Dualarınızın kabul olduğu sağlıklı huzur dolu çok güzel bir Ramazan diliyorum.

ET SUYU
MALZEMELER
2kg üzerinde az et bırakılmış dana kemiği
1 büyük havuç
1 büyük soğan
1 küçük kereviz ya da 2 kereviz sapı(seviliyorsa)
5-6 dal maydonoz
1 defne yaprağı
2 diş sarımsak
Karabiber-tuz
1 nescafe fincanı kadar kurutulmuş porçini mantarı
YAPILIŞI
Kemikler arada suda bekletilmek koşuluyla yıkandığı son suyu nispeten berrak oluncaya kadar iyice yıkanır.Büyük bir tepsiye dizilir.Mantar hariç sebzeler kuşbaşı doğranıp kemiklerin üzerine serpilir.170 derece ısıtılmış fırında yarım saat fırınlanır.Bu arada kuru mantarlar çukur bir kaseye alınıp üzerine yarım litre kaynar su dökülüp kemiklerin fırında pişme süresi boyunca yarım saat kadar bekletilir.Daha sonra kemikler sebzelerle birlikte büyük bir tencereye alınır mantarlar suyuyla birlikte eklenir.Baharat ve maydonozlar mümkünse temiz bir tülbente sarılıp iplikle bağlanıp içine katılır.Üzerini geçecek kadar  (yaklaşık 4 lt kadar)içme suyu ilave edilip kaynadıktan sonra altını yarıya getirip 2 saat kadar pişirirlir.Bu süre sonunda soğuması beklenen et suyu yine temiz bir tülbentten süzülerek dilenen miktarlara bölünerek uygun kaplarda dondurulur.Kullanılacağı zaman hafif çözdürülerek çorbalara katılır.Ramazan boyunca yani 4 haftaya kadar buzlukta taze kalabilir ve bu süre aşılmamalıdır.

NOT:Fırınlama işlemi daha kahverengi bir etsuyu elde etmek için yapılıyor.Dilenirse ocak üstünde tencerede bir süre sotelenerek de yapılabilir.Ya da bu aşama atlanarak daha berrak ve beyaz bir etsuyu elde edilebilir.Herhalukarda bir kevgirle arada kontrol edilerek kefi alınması suyun berrak olmasını sağlayacaktır.Kemiklerin minik parçalarının ayıklanması için tel süzgeç yetersiz kalabilir bu sebeple tülbentten süzme aşamasına sadık kalınmasını tavsiye ederim

TAVUK SUYU
MALZEMELER
2 kg çorbalık tavuk
1 soğan
1 havuç
1 küçük kereviz ya da 2 kereviz sapı
2 dişsarımsak
1 tutam taze kekik
1 defne yaprağı
1sap pırasa(mevsiminde değiliz dilerseniz es geçebilirsiniz ama ben pırasalar bitmeden 1-2 kg alıp küp doğrayarak iyice sote edip bölerek donduruyorum ve yazın da kullanıyorum.Hem pırasayı seviyorum hem de tiroid hastalarının korkusuzca tüketebileceği yegane sebzelerden biri olduğunu biliyorum)
Tuz karabiber

YAPILIŞI
Tavuklar arada suda bekletilerek son yıkama suyu iyice berraklaşana kadar yıkanır.Kuşbaşı doğranmış sebzelerle harmanlanıp geniş bir tepsiye dökülüp 170 derecede vyarım saat pişer ve bu süre sonunda büyük bir tencereye alınır ve üzerine geçecek  4lt kadar su konup kaynadıktan sonra altı yarıma getirirlerek 1 saat pişirilir.Soğuduktan sonra tel süzgeçten geçirilir.Arzunuza göre 1er çorbalık miktarlara bölerek 4 haftaya kadar dondurucuda saklanabilir.

SEBZE SUYU
MALZEMELER
2 havuç
2 soğan
2 dal pırasa
2 çarliston biber(sapları ve tohumları temizlenmiş)
1 küçük kereviz yada 2 dal kereviz sapı
2 diş sarımsak
1 küçük rezene
3-4 dal maydonoz
2-3 dal pancar yağrağı(tazesini bulabiliyorsanız incecik kıyıp beyaz peynirle ve evdeki maydonoz dereotu gibi diğer yeşilliklerle beraber karıştırarak Bodrumluların yaptığı gibi otlu gözlemeler hazırlayabilirsiniz)
YAPILIŞI
Tüm malzemeler büyükçe bir tencereye alınır.Üzerini geçecek kadar yaklaşık 3 lt su konup kaynatılır.Altı kısılarak 1 saat pişer.Soğutulur ve bir gece buzdolabında bekletilir.Ertesi gün süzülerek istenilen miktarlara bölünür ve dondurulur.


Bu lezzetli sularla en sevdiğiniz çorbaları kombinleyerek harika tatlar yakalmak daha kolay.Yeri gelince başka tarifler de olacak ama ilk akşam için o günün biraz rehavetle geçeceğini de varsayarsak bir TARHANA ÇORBASI yapın.Bunun için de tavuk suyu kullanın.Ben bu kombinasyonu seviyorum.Üzerine mutlaka nane ekleyin hatta bir güzellik yapıp tereyağda kızdırarak.Servis yaparken üzerine azıcık beyaz peynir ufalamak bizim evin adeti.Ayrıca Egelilerden tarhana çorbasının yanına ince dilimlenmiş ve yarım saat buzlu suda bekletilmek suretiyle daha da çıtırlaşmış turp yendiğini öğrenmiştim.Daha sonra İzmirli arkadaşlarımdan tarhanayla birlikte mutlaka sofraya zeytin de konduğunu öğrendim.Siz de bunlardan deneyebilirisiniz gerçekten hepsi çok yakışıyor.Bir dilim de kızarmış ekmek de koydunuz mu yanına  neredeyse doyulur bile.Afiyetler olsun.









22 Haziran 2014 Pazar

DÜNYA MUTFAKLARININ BAŞKENTİ LONDRA

Londrayı görüp de sevmeyen pek yok.Tarihi yapıları,aristokrat havası,mağazaları,kafe ve restoranları ışıl ışıl sokakları...Tüm bunlara rağmen hala'çok kasvetli yağmur çamur içim karardı'diyenlerdenseniz,size bu şehrin iştah açıcı yönünü anlatmalıyım.Londra'nın  beni en çok etkileyen yüzü de bu işte.
2000 yıl önce Thames Nehri kenarında kurulmuş.Turizm acenteleri tarafından dünyada görülmesi gereken başlıca şehirler arasında.Her geçen gün Orta Avrupa ve Asya ülkelerinden göç almasıyla iyice kozmopolitleşmesi olumsuz nitelendirilse de bu durum İngilizlerin oldukça zayıf olan mutfak kültürlerine inanılmaz katkılar yapmakta.
Bu şehre olan tutkumun sebepleri çok ama bahsettiğim yeme içme renkliliği en çok etkilendiğim yönü.Siz de benim gibi gittiğiniz şehrin yerel lezzetleri peşinde koşuyor,yemek kitaplarını alıyor,marketlerde sos,tuz,peynir,meyve ve diğer bir çok malzemeler karşısında saatler harcıyor,farklı restoran ve kafelerdeki yiyecekleri tatmadan geçemiyorsanız bu yazı tam size göre.İşte size program;
1.GÜN:Perşembe sabahı 08.00 uçağıyla Londra'ya gidin.Havaalanından çıkıp otele eşyalarınızı bırakıp herhangi bir kafede soluklanmanız öğleyi bulur.Eskiden otel fiyatına kahvaltı dahil olurdu.(bed and breakfast geleneği)Şimdilerde kişi başı en az 6-7 pound extra alıyorlar.Karşılığında da kızarmış ekmek reçel tereyağ ve kahve veriyorlar.Değer mi siz karar verin ama dışarda o kadar çok harika seçenekler var ki.Dene dene bitmez.Pret a Mange'yi deneyin.(zincir coffee shop)Hem ülkemizde olmayan bir zinciri hem de bence en iyisini denemiş olursunuz.Bademli(almond) kruvasan gerçekten çok başarılı.Sıcak taze leziz.Kahvenizi düşük kalorili tercih ediyorsanız bizdeki gibi light değil' skinny diyorsunuz.İkisi beraber 5 pound civarı.Bu şehir için ekonomik sayılır.Veya organik daha hafif birşeyler isterseniz 'multıgrain muffin with berries de çok lezzetli bir seçim.Sabah uçağıyla geldiğiniz için kahvaltı yapmış olacağınızı varsayarak bu kahvaltı önerimi bir diğer günde değerlendirebilirsiniz.Vakit öğleni bulmuştur demiştik.Bu yüzden bugünkü ilk yemek durağınız bir sandviççi olsun.Tavsiyem şehirden biraz uzak(havalanına yakın sayılır. olsa da benim favori mekanım).District and Circle line ile Chiswick Park durağında inin.Ana caddeye varınca sağa dönüp karşıya geçin.Mekan Natalizi.12 yıldır bir kere bile kalitesi değişmedi.İstediğiniz ekmek çeşitinin içine istediğiniz içi koydurun taze taze yiyin.Chiswick'te şehrin en iyi ilköğretim okulları bulunuyor. Bu sebeple İngiliz ebeveynlerce oldukça  gözde ..,Şehir merkezine gitmeden her tür alışverişinizi yapabileceğiniz minik butikleri yerel hoş kafeleri gayet şık restoranları parkları ve güzel binalarla süslü sokaklarıyla  gerçek bir İngiliz havası sunan nadide bir semt.Nereden bu kadar detay biliyorsun diye sorarsanız bir müddet bu harika semtte yaşadım.Artık evim olmasa da ne zaman Londraya gitsem yine bu semtte kalıyorum.Bir öneri isterseniz Chiswick Rooms adlı minik ama temiz fiyat kalite dengesi yüksek şirin oteli tavsiye edebilirim.İnternetten inceleyebilirsiniz.(Chiswick Rooms.Goldhawk Road 407 Stamford Brook)
2.GÜN:Kahvaltıdan sonra Tower Hill metro istasyonunda inip Borough Market'e(Stoney Street SE1)gidinBurası bir pazar yeri.ama ne pazar.Fransız,Alman,İskoç,İtalyan satıcılar kendi yöresel sebze ve meyvelerini,peynirlerini içeceklerini satıyor.Dilerseniz hazır yemek de var.Hindiburger önünde uzun kuyruklar oluyor.Ya o yakışıklı İtalyan şarkütericinin önünde kuyruk olan genç kızlara ne demeli.Bir o peynirden bir bu mezeden tadıp uzun süre oyalanmalarını seyretmek ayrı bir eğlence.Karnınızı doyurduysanız İngilterenin süt ürünleri markezi Cornwall'dan gelen dondurmacıdan değişik çeşitler deneyebilirsiniz.Güllü karabiberli olanı ben sevdim.Akşam için ise eğer baharat seviyor ve değişik bir lezzet arıyorsanız Size Hint Mutfağı tavsiye edebilirim.Mekanın adı Masala Zone.Mutlaka deneyin derim.Kocaman tepsilerde herşeyden biraz getirdikleri set menüleri var.Siz sadece et mi tavuk mu deniz ürünü mü onu seçiyorsunuz.Hint restoranında yemek alışık olmayanlar için biraz riskli olabilir.Bu restoran çok şubeli bir zincir ama ben hep sevdiğim ve gezmekten hiç bıkmadığım Carnaby Street de olanı tercih ediyorum.Açık mutfağı ile gayet temiz bir yer.Hiç sorun yaşamadım.Ayrıca fiyatları gayet uygun.Baharata  acıya ve değişik mutfaklara alışık olanlar için ise bir tık ileriye gidip Brick Lane semtindeki onlarca Hint restoranından Sheeraz'ı tavsiye edebilirim.Burada lezzet de bir tık üstte fiyatlar makul semt biraz doğuda (demek oluyor ki biraz daha çok doğulu )Ama acı baharat çılgını oluyorsunuz denemek serbest.Her halükarda yemeğin üstüne tatlı yerine bir fincan taze nane çayı için.Hazım ve hararete iyi geliyor.
3.GÜN.Öğle yemeği için bir tavsiyem de bizim deyimimzle börek.Eskiden Greenwich semtinde tipik bir İngiliz börekçisi vardı.(The Old Pie House)Şimdilerde büyük tren garları ve şehrin bazı tıristik bölgelerindeki kiosklarda rahatlıkla bulabileceğiniz steak and kidney(böbrek ve biftek)tavuk ve mantar(chicken mushroom)çeşitleri bu eski börekçide mükemmel yapılır ve sunulurdu.Üstüne de sıcak elmalı pie ve vanilyalı dondurma yendi mi keyfinize diyecek olmazdı.Maalesef şimdilerde yerinde Mc Donalds var.Ama yine de bu böreklerden bu şehre gelmişken tatmadan dönülmemeli.The Cornwall Pasty and Co adlı kiosklarda 4 pounda ayaküstü sıcak börek yiyebilirsiniz.Fakat dikkat oldukça doyurucu ama pek de hafif sayılmaz. Johnny Depp ve Lisa Bonham Carter'ın Sweeney Todd filmini seyrettiyseniz bu börekleri yerken mutlaka hatırlıyor ve 1 saniyelik yaşadığınız tereddüt sonradan sizi kendi kendinize güldürüyor.Bu kadar tarihi tatdan sonra biraz da şehrin modern yüzünü görmekte fayda var.Westfield alışveriş merkezinde lüx markaların vitrinlerini turlayıp belki de çok istediğiniz nadide bir parçayla kendinizi ödüllendirebilirisiniz.Börekler size göre değilse ve açsanız restoranlar caddesineki bir çok seçenekten birini değerlendirebilirsiniz.Alışveriş merkezinin en üst katındaki food courtta ortadaki tapas bar hafif atıştırmalar için ideal.Akşam için tercihinizi modern İngiliz mutfağından yana kullanın.Eşimle bu restoranı tesadüfen keşfettik.(Dean Street Town House/69-71 Dean Street WID London)Ortam harika.Çok kalabalık en az bir saat sıra bekliyorsunuz ama değer.Restoranın  iç tarafında daha eski tarzda döşenmiş  bölümde şöminenin yanındaki masada oturun.Menü sade ama yemeklerin sunumu iddialı lezzet ise 10 numara.Yemeklerin hepsi damak çatlatan türden.Zevkinize uygun seçimleri denedikten sonra bir tatlı tavsiyem olacak.Summer Puding.Bu tatlı bizde bilinenin aksine sütlü bir muhallebi değil özel kaplarında buharda pişirilen ve sıcak yenen bir tür ıslak kek.Summer puding ise orman meyveleriyle yapılmış ve yanında bir top ekşi kremayla sunulan bir çeşidi.Daha önce denemiş olduğum için rahatlıkla söyleyebilirim ki burada servis edilen sunumuyla da lezzetiyle de tam bir başyapıt.
4.GÜN;Tatilin son günü bugün.Eğer uygunsa geç uçakla dönün.İngiliz kahvaltısı servis eden birçok kafe var.Herhangi birine girebilirsiniz.Bana sabah sabah kurufasulye, kızartılmış domates ve domuz hiç cazip gelmiyor.Bunun yerine Chiswick Brasserie de harika kahvaltı tabaklarından biri denenebilir ya da daha kırsala kayabilirim diyorsanız Kew Gardens metro istasyonundan çıkınca hemen sağdaki güzel kafede sadece kızarmış enfes mantar ve domateslerin de tadına bakılabilir.Adını şimdi hatırlamıyorum ama köşede ve en dolu olanı.Çok sakin bir semt ve muhteşem botanik bahçesi de 1-2 saat gezince insanda negatif enerjiyi silip atıyor,yolculuk öncesi hoş bir deneyim olabilir.Ayrıca bizler için şaşırtıcı olsa da içerde insanlar gayet medenice piknik yapabiliyorlar ya da bir ressam şövalyesiyle güllerin arasına kurulup resim yapabiliyor.Ben yine hafif bir kahvaltıyla geçiştiririm diyorsanız öğle yemeği için çok farklı bir semte biraz kuzeye çıkmanızı tavsiye ederim.Burası tipik bir İtalyan pizzacısı.Restoranın ortasında duran kocaman  taş fırında pişiriyorlar olağanüstü pizzalarını.Müşterilerini kapıda karşılayan genç bir İtalyan işletiyor burayı.Çok konuşkan çok misafirperver.Sizi yerinize kadar eşlik etmeden (tabi bulabilirseniz)hatrınızı sormadan bırakmıyor.Pizzalar da nefis olunca buradan keyifle ayrılıyorsunuz.
Artık işin zor kısmı bu kadar güzellikten sonra oldukça meşakkatli geri dönüş yoluna geçmek.Toplanacaksınız yola revan olacaksınız aranacaksınız tartılacaksınız sorulacaksınız üstüne 3.5 saat uçacaksınız.Olsun yine gelirsiniz  sağlıkla sıhhatle iyi günlerde.Hem yarın memleketin mis gibi peyniri 3 günde özlenen demli çayı simidi,tatlısı, tuzlusu sizi bekliyor.Bunun da kıymetini bilmek gerek öyle değil mi?
Gezin,tozun,yiyin,için ama tekrar evinize dönün dileklerimle şimdilik hoşçakalın.

NOT;Bu  yazı 2011 tarihli Kırmızı Dergisi Şehir eki 9. sayısında yayınlanan Dünya Mutfaklarının Başkenti Londra isimli yazımın güncellenmiş halidir.Bu dergiyi çıkaran sevgili arkadaşım Leyla ve uzun zamandır göremediğim sevgili Seda'ya sevgilerimi yolluyorum.






17 Haziran 2014 Salı

ŞEKER(SİZ) BABAM

Dün İngiltereden döndüm.Oralardan da en kısa zamanda bir yazı gelecek ama öncelikle Babalar Günü dolayısıyla yazamadığım bir konu var önce onu sunmak istedim.Diğeri bir sonraki yazıya inşallah.Konuyla alakası olduğu için de ayrıca belirtmek istedim.Çünkü Londra sokaklarında billboardlarda dergilerde televizyonlarda rastladığım başlık şöyleydi.'Şeker yeni nikotin mi'Ayrıca şekeri zehir gibi gösteren resimler,şekeri bırakmaya çalışan insanlarla yapılan röportajlara da rastladım.Nasıl bir çelişkidir ki  Londra'da zincir pastaneler, marketlerin tatlı ve fırın bölümleri,coffee shopların tatlı ve pasta çeşitleri bu kampanyalara rağmen hala vızır vızır işliyor.Ayrıca ekmek dükkanları(seneler öncesinin minik butik 'Bread Shop' pastanesi de zincir olmuş.Patisserie Valerie Knightsbridge'in  en eski pastanelerinden biriyken şimdi her semtte açılmış,cupcake cafeler türemiş.express kahve kiosklarının her birinin önündeki sepetlerde muffinler cookieler çeşit çeşit.Her biri sanki bu kampanyalara meydan okurcasına gün geçtikçe artmış ,eskiler ayakta kalmış hatta gelişmiş anlamak pek mümkün değil.Üstelik cipsin mucidi bu millet,pub müdavimi ve hazır yemekle beslenen ama pek de obez olmayan insanlardan oluşuyor.İşin sırrı nerededir,şeker nereye kadar zararlıdır yoksa bu tatlıları sadece tatil havasıyla diyeti boşvermiş turistler mi tüketmektedir bilemedim.Tek söyleyeceğim insanlar mutlu oldukları şeyi yiyorlar  bundan kolay da vazgeçmiyorlar çünkü tatlı her tür karalamaya rağmen her yerde varlığını sürdürüyor.Sanırım ben de sağlığım elverdiği sürece minik minik yemeye devam edeceğim.Ardından minik minik koşmak suretiyle.
Babalar Günü ve Şeker alakası ise benim babamın şeker hastası olması sebebiyledir.O genç ben çocukken(o hala genç ben de hala onun çocuğuyum)mutfak masamızın üstünde daima bir kutu baklava bulunurdu.İçinde bir  tatlı çatalıyla birlikte.Kutu yarılandı mı altına paketi açılmamış yenisi konurdu.Ne mutlu ki hala aynı daire aynı mutfak aynı masa aynı insanlara evsahipliği yapıyor.Ama üstünde diabetikleriyle yer değiştirmiş kutularla beraber.Yediği yemekler iki elin parmak sayısını geçmeyen babam daha yemeğin ortasında tatlı sorar.Öyle değişik şey de istemez.Helva sütlaç muhallebi ve illaki baklava.
Ben de bugün adet yerini bulsun diyerek babam için- diabet olsun olmasın herkesin sevip gönül rahatlığıyla tüketebileceği- birkaç şekersiz tatlı tarifi vermek istedim.İşin içine onun çok sevdiği Londradan bir şeker haberi katarak.
Hiçbir güzel sözün anlatmaya yetmeyeceği sevgili babam hep tatlı yesin ağzının tadı hep yerinde kalsın tek bir güne sığdırmak ne mümkün daha uzun yıllar başıma tac olsun dileklerimle

HURMALI TOPLAR

MALZEMELER
100 gr hurma püresi için yarım kg hurma
1 su bardağı leblebi toz halinde
1 portakalın suyu ve ince rendelenmiş kabuğu
1 nescafe fincanı pirinç buyuklüğünde ufalanmış iç ceviz
1 çorba kaşığı bal veya sevdiğiniz çeşit pekmez
5 çorba kaşığı hindistan cevizi tozu
5 çorba kaşığı toz antepfıstığı
Arzuya göre 1 çay kaşığı kakule veya karanfil veya tarçın konabilir.

YAPILIŞI
HURMA PÜRESi
Hurma püresi Arap ülkelerinde hazır olarak satılıyor.Oralardan temin edilebilir.Bir çok tatlı kurabiye dondurma ve kekte kullanılıyor.Ya da yarım kg etli hurmadan kolaylıkla elde edilebillir.Bunun için
hurmaları bir tencerede üzerine gelene kadar sıcak su koyarak 5 dakika kaynatın.Suyunu süzün soğuk suan geçirin.Kabukları çekirdekleri ve odunumsu kısmını çıkarıp atın.Kalan hurmalara 1 su bardağı su 1 paket vanilya 1 tatlı kaşığı karbonat ekleyerek tekrar ateşe alın kaynatın kefini alıp atın ve iyice soğutun.Püreniz hazırdır.
TOPLAR İÇİN
Hindistan cevizi ve antep fıstığı hariç tüm malzemeyi karıştırarak minik yuvarlak toplar yapılabilecek kıvama getirin.Bir kısmını hindistan cevizine bir kısmını fıstığa bulayıp kürdan batırarak servis edin.

NOT:Malzeme miktarları bardaktan bardağa hurmadan çıkan püre miktarına göre değişebilir.Buna göre leblebi miktarını değiştirebilir sevdiğiniz baharatlardan ekleyebilirsiniz ya da sade bırakabilirsiniz.

KAYISI KAVURMASI
MALZEMELER
20 adet kuru kayısı(arzuya göre günkurusu veya altın rengi olabilir.ılık suda yarım saat bekletildikten sonra süzülüp 2ye bölünmüş)
50 gr tereyağ
100gr file badem
Yarım bardak su
Servis için taze kaymak veya light vanilyalı dondurma

YAPILIŞI
Yapışmaz bir tavadatereyağ eritilir kayısılar eklenir ve sotelenir su eklenerek kısık ateşte kapakla 5 dakika pişirilir.Bu aşama sonunda sosu suyumsuz değil hafif koyulaşmış olmalıdır.Dilenirse üzerine bal veya pekmez gezdirilir.Sade de bırakılabilir.Bademler ayrı bir tavada yağsız olarak pembeleştirilir.Servis tabağına alınan kayısıların üzerine serpilir.Kaymak veya dondurma eşliğinde servis edilir.

NOT:Bu tarif Malatya şehrine ait.Oranın maharetli hanımları mutlaka kallavisini yaparlar ama bir süre Malatyaya yakın yaşamanın affına sığınarak biraz da şeker yemeyen babam için bu tarifi basitleştirdim.
Süper lezzet için Malatya'dan gelmiş günkurusunu tercih edin.

PERİŞAN
MALZEMELER
1 su bardağı karışık kuru meyve(kuru kayısı kuru incir ve sultani kuru üzüm karışımı 1 saat ılık suda bekletildikten sonra süzülüp kurulanmış ve minik doğranmış)
1 su bardağı ceviz ve fındık kırığı karışımı
1 portakal rendesi
1 su bardağı damla çikolata(sıkı bir diyet için aynı miktarda ince kıyılmış diabetik çikolata)
2 yumurta
250 gr yumuşak tereyağ
2 su bardağı yulaf ezmesi
2 su bardağı kepekli un veya tam buğday unu
1 paket kabartma tozu
2 çorba kaşığı pekmez veya 1 çay bardağı pudra şekeri
1 çorba kaşığı tarçın

YAPILIŞI
Tüm malzemeler karıştırılıp zaten cıvıkça olan hamurdan şekilsiz parçalar koparılarak hafif elle toparlanıp yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizilir.Önceden ısınmış fırında 200 derecede yarım saat ya da hafif pembeleşene kadar pişer.Soğutulup servis edilir.

NOT.Tarcın hariç tüm malzemeyi kurabiye yapıp eski bir tuzluğa koyduğum tarçını üzerine serperek pişirmeyi seviyorum.

PEKMEZ TATLISI
MALZEMELER
1 su bard üzüm pekmezi
5 su bard içme suyu
yarım çay kaşığı karbonat
1 su bard un
2 su bard içme suyu
1 tatlı kaşığı tarçın
yarım atatlı kaşığı toz zencefil
1 su bardağı ceviz kırığı

YAPILIŞI
Pekmez ve 5 bardak su karıştırılıp ısıtılır.Karbonat eklenir.Kefi atılır.Un ve 2 bardak su çırpılıp pekmezli suya eklenir.Karıştırılmak suretiyle yarım saate yakın pişer.Baharatlar eklenir. 2 parmak derinliğinde yayvan bir servis kabına dökülür.Bol ceviz serpilir soğutulup dilim dilim servis edilir.Ya da tek kişilik minik kaselerde de ikram edilebilir.

NOT:.Mardinli sevgili komşumdan öğrendiğim bu tatlı güneydoğu kökenli.Zevkle yaptığım ve beğeni toplayan bir tatlıyı orjinal tarifinde konulan  1 çay bardağı şeker olmadan yapıyorum.Ayrıca un ve 2 su bardağı su yerine mısır nişastası kullanarak glutensiz bir tatlı da yapılabilir.


vazgeçemeyenler için cupcake dükkanı

6 Haziran 2014 Cuma

ÇİLEK,DEREOTU.FISTIK

Çilek Dereotu Fıstık.Üçü birarada ne olabilir?
a)En sevdiğim 3 yiyecek
b)Bu gün marketten alınacaklar
c)Issız bir adaya düşsem yanıma alacağım 3 şey
d)Hiçbiri
Cevap tabiiki d hiçbiri.Peki bu üç malzemeyi kullanarak ne hazırlayabiliriz?Bu da zor bir soru.Çilek ve fıstıkla pasta yapabiliriz ama dereotu ne olacak.Ya da dereotu ve fıstıkla pilav yapılabilir ama bu sefer de çilek ne olacak.Biz bugün bu üç malzemeyi birarada kullanarak enfes bir salata hazırlayacağız.Karışık yeşilliklerin,otların üzerine serpeceğiz antep fıstıklarını.Dilim dilim doğradığımız çilekler mis gibi bahar kokusu verirken kırmızı renkleriyle çok yakışacaklar yeşillklerin üstüne.
Salata Latince tuz anlamına gelen 'sal'kelimesinden türemiş.Ateşin bile bulunmadığı zamanlarda insanlar yenebilecek malzemeleri biraraya getirip tuzlayarak soğuk olarak yerlermiş.İnsanlık tarihi kadar eski bu yemek işte böylece doğmuş ve günümüze kadar gelmiş.
Ben çocukken  kışın kıvırcık, havuç ,turp salatalarımızın malzemesiydi yazın da çoban salatasının domates salatalık soğanı.Nasıl da lezzetliydi  salatalar o zamanlar.Her yemek gibi salatalar da sadeydi kendi tadında.Sonra zamanla o tatlar kayboldu.Üzerine zeytinyağ limon dökülerek yenen kıvırcık bile yavanlaştı.
Modern zaman  modern yemekler yarattı.Daha çok ülke gezip daha değişik şeyler yemeye başladık.En tutucu damaklar bile yeniliğe daha bir açık oldular.'Tatlıyla tuzlu birarada mı asla' diyenlerin en favori tatlısı cheesecake oldu. Salataların da kaybolan tadını yerine koymak için otlar kattık,kuruyemişler,peynirler ekledik,ekmekler kızartıp koyduk.Sanırım bu  tarif de böyle bir ihtiyaçtan doğdu.
Bu salata  ilk ikram edidiğinde bana da biraz aykırı gelmişti .Ama bir kez denedikten sonra gerçekten sevdim.Adetim olduğu üzere eve gelince hemen not ettim ve en kısa zamanda denedim.İkram ettiğim misafirlerim hep beğenilerini dile getirdiler.Hatta bir arkadaşım salatadan başka arkadaşlara bahsedince 'nee dereotu ve çilek mi nasıl yani?'demiş ve beni epey güldürmüştü.Bu sebeple bu salatanın da bu yazının da adını böyle koydum.
Tanıdığım popüler şeflerden biri salatanın başlıbaşına bir yemek olduğunu bu sebeple yemeklerin yanında yardımcı olamayacağını düşünüyor ve bu sebeple restoranında salata servis etmiyor.Ben de bu salatayı hafif bir öğle yemeği olarak tek başına ya da bir misafire ikram ediyorsanız yanında bir dilim kiş ile servis etmenizi tavsiye ediyorum.Son derece dengeli yeterli bir o kadar da şık bir ikram olacağına emin olabilirsiniz.

NOT:Sevgili arkadaşım sana çok teşekkür ederim beni bu tarifle tanıştırdığın için.Ama maalesef sen tarifi kaybetmişsin.Senin için  kendi usulümce yazıyorum dilediğin zaman yapar afiyetle yersin diye.Ya da gel beraber yiyelim...Sevgilerimle...

MALZEMELER
1/2Paket karışık maskülen yeşillik
Yarım demet marul
1demet roka
1 demet kuzu kulağı
2-3 adet salatalık(çekirdekleri bir çay kaşığıyla çıkartın)
1er adet sarı ve kırmızı etli biber(jülyen kesilmiş)
1 küçük kutu chery domates(ortadan 2ye bölünmüş)
1olgun avokado
1yeşil elma(kabuklarıyla birlikte incecik ay şeklinde doğranmış
Dereotu(4-5 dal)
Fesleğen(1 küçük kutunun yaprakları)
1küçük paket çam fıstığı(yağsız tavada kavrulmuş)
3 çorba kaşığı şamfıstığı içi
300 gr ayıklanıp dilimlenmiş çilek
SOS İÇİN
1/4 Su bardağı zaytinyağ
!/4 Su bardağı portakal suyu(yoksa limon suyu da olur o zaman 1 tatlı kağığı bal ekleyin)
1 diş tuzla dövülmüş sarımsak
2 yemek kaşığı beyaz üzüm ya da elma sirkesi
1 tatlı kaşığı toz zencefil
1 tatlı kaşığı toz hardal
Tuz-karabiber

YAPILIŞI
Sos için gerekli tüm malzemeler bir kavanozda iyice çalkalanmak suretiyle karıştırılır.Büyük bir kasede yeşillikler  elle gelişigüzel koparılarak karıştırılır.Domates çilek  ve fıstıktan bir kısmı üst süslemesi için ayrılır.Avokado hariç diğer tüm malzemeler karışır.Otlar ince kıyılıp eklenir.Servis yapılacağı zaman avokado minik doğranıp eklenir.Sos da salatayla harmanlanıp servis tabağına alınır ayrılan çilek domates ve fıstıklarla süslenip derhal servis edilir.


2 Haziran 2014 Pazartesi

ÇÖLYAK HASTALARI İÇİN GLUTENSİZ ÇAY MENÜSÜ

Gün geçtikçe Çölyak Hastalığı ile ilgili daha çok şey duyar oluyoruz.Meraklı olanlar bunun bir bağırsak rahatsızlığı olduğunu ve buğday ununun içindeki gluten maddesine karşı bir nevi allerji olduğunu bilirler.Çölyaklılar Derneği ise'Adı konana kadar hastalık sonrasında ise bir yaşam şekli' diyorlar.Aslında batıda çölyak hastası olmamasına rağmen bu beslenme biçimini benimseyenlerin sayısı epey artmakta.
Biz ise bu hastalıkla çok uzun seneler önce daha bazı eski usül  hekimlerin bile tanımadığı  bir dönemde- ki 30 yıl rahat vardır-öğrendik.O zamanlar Belçikada yaşayan teyzecim  maalesef bu hastalığa yakalanmış ve ülkemizde teşhisi konamamıştı.Bünyesi iflas etmek üzere iken tekrar Belçikaya döndü orada teşhis kondu ve 6ay yoğun bir tedavi ve ağır diyetlerden sonra iyileşme yoluna girdi.
Şimdi çölyaklılar dernekleşti belediyeler onlara özel ekmek üretiyor.İthal veya yerli bir çok gıda maddesi bulmak mümkün.İnternette birçok tarif bulunabiliyor.Ama o seneler küçük yaşta olmama rağmen teyzemin yiyecek bulmakta ne kadar zorlandığını hatırlıyorum.Artık çok sağlıklı ,bir genç kız kadar formunda maaşallah diyoruz.Unlu gıdalar onun için hiçbirşey ifade etmediği gibi işin komik yanı süper güzel börek kek vs yapıyor.Hatta hamur açmayı bile öğrendi.
İş böyle olunca çok seveni olan teyzemi misafir edenler ona özel mutlaka birşeyler yapar.Benim de bu konuda ailede en iyi anlaştığım kişi olarak sık sık birbirmize tarifler alır veririz sağlıklı beslenme üzerine sohbetlerimiz olur.Çölyaklılar unsuz her tür gıdayı tüketebilirler dolayısıyla ana öğünlerde çok sorun yaşamazlar.Ama oldu da çölyak hastası bir misfirinizi çaya davet ettiniz.Sıkıntı orda başlar.Tabii ki hazır gıdalardan çeşitler sunabilirsiniz dediğim gibi marketlerde satılıyor.Ama illaki misfirime keni ellerimle birşeyler hazırlıyım diyorsanız birkaç önerim olacak.
Tarifini vereceklerimi çölyak hastası olmayanlar da rahatlıkla severek tüketebilirler.Özellikle mısır ekmeğim tüm arkadaş çevremde meşhurdur.Tavsiye ederim
Mısır unu Karadeniz mutfağında çokça kullanılan bir malzeme.Balık kaplaması,kuymak,karalahana çorbası,ekmek,kaygana ilk aklıma gelenler.Arnavut olan babaannem mısır unundan bir börek yapardı.Bu arasına pazı,pırasa,kıyma ya da peynir konan bir çeşit tuzlu kekti.Sıcak yenirdi.Tahminen bu tarifi o dönemlerde Beylerbeyi'nde çokça buluna Karadenizli komşularından almıştı.Hiç unutmam,her derde bir devası bulunan babaannecim daha o zamanlar yeni çölyak olan teyzeme

31 Mayıs 2014 Cumartesi

AİLE BÜYÜKLERİYLE PAZAR YEMEĞİ


Geçen Pazar Miroşun piyano resitali vardı.6 seneden beri adetimiz olduğu üzere  aile büyüklerini de resitale davet ediyoruz sonrasında da bizim evde güzel bir kutlama yemeği yiyoruz. Bu yemek bir nevi yaklaşan yaz tatilinin de habercisi bizim için.Bu sebeple şenlikli bir gün oluyor.Ben de elimden geldiğince herkesin sevdiği şeyleri menüme katmaya çalışıyorum.Bir çok ailede olduğu gibi bizde de herkes başka başka şeyler seviyor.Baharın gelmesiyle rengarenk çeşit çeşit meyvalar bollanırken sanki sebzeler biraz daha azalıyor.Ama tek başına enginar zaten benim için yeterli.Evde tükendiği zaman hemen yenisini alıyorum.Bir çok usülde enginar tariflerim var.Bu sefer de hardal soslu olanı pişirdim.Öncelikle Şaşkınbakkal Boynerin sokağında köşedeki enginarcıya senelerdir bu kadar güzel enginar sattığı için teşekkür ediyorum.İsterseniz en mükemmel şekilde pişirin enginar yaramazsa sonuç hüsran...Neyse enginarı çok seven annecim için pişirdiğim enginar  herzamanki gibi güzel oldu..2. zeytinyağlımız babamın sevdiği kurufasulye pilakisiydi.Bu yemeği ise kayınvaldemden öğrendim.Zamanında kayınpederimle birlikte Pendikte Mehtap adında bir balıkçıya giderlermiş.Bu pilaki de orda yapılırmış ve kayınpeder de çok severmiş.Gerçekten çok maharetli olan kayınvaldem deneye yanıla aynısını yapmayı becermiş ki bence kesin daha güzelini yapmiştır.Adını da mehtap pilakisi koymuş.Ben de yedim sevdim öğrendim.Barbunyanın olmadığı zamanlarda büyük kurtarıcı.
Hazır su böreği yufkasından aslını aratmayacak su böreği herkesi memnun eder ve sonrasında ailenin diğer et seven üyelerini de düşünerek sebzeli nuar ve domatesli pilav.Yeni yeni güzelleşmeye başlayan pembe domatesler sızma zeytinyağında.Halis manda yoğurdumuz ise laktoz intoleransı olan ailemizin tüm hanımlarının favorisi.Ardından adı üstünde kızımızın başarısını kutlayacağız bu sebeple onun en ama en sevdiği tatlı olan dondurma.Dondurmamız Yaşar Ustadan.Ve Miroşun en ama en sevdiği meyva olan çileklisinden.Tek farklı dokunuş üzerine ufalanmış beze parçaları ve rendelenmiş bitter çikolata ile taze çilek.
Her geçen gün daha da güzel piyano çalan kızımız bizi çok mutlu etti.Ardından keyifli bir yemek yedik.Kısacası güzel bie gün olarak hatıratımızdaki yerini aldı.Tarifleri merak ediyorsanız buyrun deneyin zevkle keyifle yiyin...

HARDALLI ENGİNAR

MALZEMELER
8 Enginar
1 Nescafe fincanı zeytinyağ
2 Ortaboy kuru soğan(minik çentilmiş)
Tuz şeker
Yarım limonun  suyu
Yarım demet dereotu
1 çorba kaşığı dolusu hardal

YAPILIŞI
Geniş tabanlı bir tencerede soğanlar zeytinyağda karartmadan pembeleştirilir.Bu süre sonunda 1 lt civarı su kaynatılıp tencereye eklenir.Tuz şeker ve limon suyu ilave edilir.Suyu süzülüp yıkanan enginarlar istenirse 4e bölünür ya da bütün halde derhal kaynayan suya atılır.Kapak kapatılarak 30-40 dakika pişirilir.Bu aşamada hafif sulu kalmalı.Enginarlar sıcakken suyun içinden servis tabağına dizilir.Tencerede kalan sosa hardal  ilave edilip blenderdan geçirilir ve enginarların üzerine gezdirilir.Üzeri  ince kıyılmış dereotu ,le süslenir ve örtülür.Soğuyana kadar sosu hafif içine çekip daha da lezzetlenecektir.Bu yemek ılıkken de servis edeilebilir.

KURU FASULYE PİLAKİSİ
MALZEMELER
1 Büyük su bardağı kuru fasulye(bombay tipi iri olanlar tercih edilmeli)
3 Büyük soğan( ince piyazlık doğranmış)
1 su bardağı zeytinyağ
Tuz şeker
Kırmızı toz biber

YAPILIŞI
Kuru fasulye bir gece önceden yıkanır bir tencereye üzerini 2 parmak geçecek kadar su ilavesiyle kaynatılır.Kaynama noktasında ateşten alınır kapağı kapalı olarak 1 gece bekletilir.Ertesi gün 1 çay barağı süt ilavesiyle ön pişirmesi yapılır.Bu süre fasulyesine göre değişebilir ama 30 dakika diyebilirz.Nu süre zarfında soğanlar zeytinyağında karartmadan arada karıştırılarak sotelenir.Pişen fasulyeler soğanların üzerine alınır tuz şeker ve pul biberle harmanlanır.Üzeini geçecek kadar sıcak su eklenir.Fokurdayınca kısık ateşte suyunu çekip yağına kalana kadar pişirilir.Bu yemek 1 gün önceden yapılırsa yemeğin tadı ve kıvamı oturu ve çok daha lezzetli olur.

3 PEYNİRLİ SU BÖREĞİ(HAZIR SU BÖREĞİ YUFKASINDAN)
MALZEMELER
1 paket hazır su böreği yufkası
1 paket tereyağ
1su bardağı eski kaşar rendesi
1 buyuk paket dil peyniri
1 nescafe fincanı Erzincan tulumu

YAPILIŞI
Geniş bir tencerede bol miktarda su kaynatılır.1-2 tutam tuz eklenir.Tereyağ eritilir köpüğü gidene kadar karıştırılarak pembeleştirilir.Büyük boy  teflon tava bir miktar yaglanır.Büyük boy bir kaseye soğuk su konur.
Hazır yufkalar düzgünce 2ye bölünür ve sırayla önce kaynar suya oradan kevgirle alınıp soğuk suya atılır ve iyice süzülüp teflon tavaya açılarak düzgün katmanlar halinde dizilir ve bu işlem sırasında katmanlara hep eritilrn yağdan sürülür.4 katı tamamlayınca rendelenmiş kaşar ve tulum elle didilmiş dil peyniri karışımımım yarısı konur üzerine 3 kat daha devam edilir.Kalan yufkalar için daha küçük bir tava kullanılarak aynı işlem uygulanır.Tavalar kısık ateşe oturtulur döndüre döndüreböreğin alt tabanın pişmesi sağlanır.Bir tepsi ya da tabak yardımıyla ters çevrilerek diğer tarafı da aynı şekilde kızartılır.Hafif ılınınca geniş bir kesme tahtasında karelere dilimlenir.Ve servis edilir.Bu börek önceden yapılıp dondurulmaya da uygundur.Ancak soguyan börekler fırında değil tavada veya tost makinesinde ısıtılmalıdır.Bu şekilde hazırlanan börekler kesinlikle çok daha lezzetli olur.

NUAR
MALZEMELER
1.5 KG nuar
1 butun soğan
2 diş sarımsak
Tane karabiber
1 defne yaprağı
1 küçük kereviz
1 havuç
2 su bardağı süt
2 çorba kaşığı un
1 kavanoz dilimlenmiş mantar
1 su bardağı eski ve yeni kaşar rendesi
1 su bardağı dolusu buyharda pişip ince kıyılmış ıspanak)
1 küçük paket ince kıyılmış çemensiz pastırma
Muskat rendesi
Tuz
su
75 gram tereyağ(başemal,tepsi yağlanması ve en son etlerin üstüne konması için paylaştırılacak)
YAPILIŞI
Önce et yıkanır süzülür kağıt havlu ile kurulanıt.Düdüklüye 1 kaşık sıvıyağ koyup kızdırılır ve et içine alınıp döndürerk her tarafı hafif kızartılır.(2şer dakika yeterlidir)Sonra üzerini geçecek kadar sıcak su baharatlar sebzeler ilave edilip düdklünün kapağı kapatılır pim çıktıktan sonra 1 saat pişirilir.Bu sürenin sonunda et bir tabağa alınır üzeri folyoyla örtülür ve dilimleyene kadar kendini çekmesi için bir kenarda bekletilir.Bu arada
süt un çırpılıp ocak üstünde muhallebi gibi pişer ve içine 1 kaşık tereyağ eklenip eritilir.Bu aşamayı daha hafif bir başemal elde etmek açısından bu şekilde uyguluyorum dileyen 2 kaşık tereyağıda unu kavurup sütü sonra ekleyip başemal yapabilir.aha sonra eklenecek pastırna ve peynirlerin de tuzlu olacağı düşünülüp ona göre tuz karabiber ve 1 tutam muskat eklenir.Ispanaklar,yıkanıp süzülmüş mantarlar ilave edilir.Pastırmalar hafif sotelenip eklenir.Ilınmış nuar 2cm lik dilimlere kesilir ve yağlanış tepsiye dizilir.Üzerlerine 2 şer kaşık bu karışımdan konur peynir rendesi ve 1 fındık kadar tereyağ eklenip üzeri örtülür.Servis edilmeden önce yarım saat fırınlanır ve servis edilir.

DOMATESLİ PİLAV(BİZİM USUL)
MALZEMELER
2Su bardağı jasmin pirinci(1 gece önce 2 çorba kaşığı tuz ve kaynar su ile ıslatılmış)
3 su bardağı tavuk suyu(tercihen kanattan çıkarılmış)
1 su bardağı rendelenmiş domates
100 g tereyağ
Tuz

YAPILIŞI
Tereyağın yarısı eritilip domatesler göz göz oluncaya kadar kavrulur.Tavuk suyu eklenir.Tuz eklenir.Kaynayınca iyice yıkanıp süzülmüş pirinçler ilave edilir.Önce harlı kaynayınca orta suyunu çekince iyice kısık ateşte pişirilir.Kalan tereyağ ayrı bir tavada evamlı karıştırılarak köpükleri gidene kaar pembeleştirilir.Pişmiş pilavın üstüne dağlanır.Hani iskendere dağlanan tereyağ gibi.Büyük bir servis çatalıyla hafif karıştırılıp temiz bir bezle örtülüp 15 dakika dinlendirilir ve tekrar karıştırılıp sonrasında servis edilir.

NOT:İyi pilav pişirmenin sırrı önce tecrübeden geçer.Her pirinç birbirine uymaz.genelde 1 e 1.5 şeklinde ölçülendirilse de bazen bu ölçü tutmayabilir.Ben tam bir pilav üstadı olan pilavları gerçekten dillere destan olan kayınvaldemden öğrendiğim üzere genelde iyi kalite jasmin veya iran pirinci kullanıyorum.Bu pirinçlerin lapalanma riski çok düşük ve de lezzeti bize uygun.Tavuk suyu ,domates , dağlanmış tereyağ ve bu pirinç mükemmel 4lüyü oluşturuyor.Deneye yanıla çaktırmadan takip ederek bu işi öğrendim ve  bu pilavı çok seven çocuklarıma ve beni takip edenlere püf noktalarıyla birlikte veriyorum.