28 Eylül 2014 Pazar

GÜNLÜK MENÜLER 1

Günlük menü oluştururken faydalanmak için bu bölümü eklemeyi düşündüm..Artık o gün gönlümüzden ne koparsa onu pişirip soframızı kuracağız.İlk menümüz şöyle;

SEMİZOTU İLE İNTEGRAL MAKARNA SALATASI
MARİNE HİNDİ ŞİŞ
MUZLU EKMEK(TATLI KEK)

SEMİZOTU İLE İNTEGRAL MAKARNA SALATASI

MALZEMELER
Yarım demet semizotu
1 fincan haşlanmış integral burgu makarna
3 dal taze soğan
15-20 adet mini boy mantar
1 büyük boy domates
1 çorba kaşığı kapari
1 çorba kaşığı ince kıyılmış nane
1 çay bardağı lor peyniri
1 çorba kaşığı kavrulmuş çamfıstığı
SOS İÇİN
Yarım çay bardağı zeytinyağ
yarım çay bardağı sirke
1 diş sarımsak
1 tatlı kaşığı hardal
Tuz karabiber

YAPILIŞI
Büyükçe bir salata kasesine semizotları gelişigüzel sapları ufak kesilmek suretiyle konur.Haşlanıp soğumuş makarna ince kıyım taze soğan , hafif zeytinyağı ve harlı ateşte 2 dakika sotelenip soğutulmuş mantar , kapari , nane  konup harmanlanır.Sos için tüm sıvı malzemeler iyice çırpılır ve içine 1 diş sarımsak atılıp tuz biber eklenir.Bir müddet bekletilir ya da tuzla dövülerek konulabilir. .Servis eileceği zaman sos ve salata karışır servis kasesine alınır üzerine dilimlenmiş domates ,çamfıstıkları ve lor peyniri konarak hemen servis edilir.Aksi takdirde semizotu çabucak çamurlaşır.

MARİNE EDİLMİŞ HİNDİ ŞİŞ
MALZEMELER
8 Adet tahta şişlere dizilmiş hindi but(marketlere hazır bulunabilir)
1 parmak boğumu kadar kesilip rendelenmiş zencefil
2 diş tuzla dövülmüş sarımsak
2 çorba kaşığı soya sos
1 çorba kaşığı hardal
1 tatlı kaşığı bal
tuz biber
Yarım çay bardağı zeytinyağ

YAPILIŞI
Marine malzemelerinin hepsini iyice çırpın ve şişlere elinizle yedirin ve mümkünse 4-5 saat bekletin.(En az yarım saat).Daha sonra marine edilmiş hindileri dilediğiniz şekilde ızgara yapın ya da yağlı kağıt serilmiş tepside fırınlayın.

MUZLU EKMEK
MALZEMELER
3 olgun Anamur muzu ya da 2 buyuk çikita olgun  muz
2 yumurta
1.5 su bardağı yarı yarıya karışmış esmer ve beyaz toz şeker
125 gr eritilmip soğutulmuş tereyağ
Yarım su bardağı damla çikolata
Yarım su bardağı toz ceviz
1.5 su bardağı tam buğday unu
1 çay kaşığı kabartma tozu
1 çay kaşığı karbonat
4 çorba kaşığı krema
5 yarım ceviz(üstünü süslemek için)

YAPILIŞI
Kek için kullanılacak tüm malzemeleri yarım saat önce dolaptan çıkarıp aynı oda ısısına gelmesini sağlayın. Fırını alt üst modda 170 dereceye ayarlayınYumurta ve şekeri köpük köpük olana kadar 5 dakika boyunca mixerle çırpın.Tereyağ ve kremayı ekleyip çırpmaya devam edin. Unu eleyin ama kevgirde kalan kepeklerini de sonra una ekleyin.Kabartma tozu ve karbonatı da una eleyin.Çikolata parçalarını da una ekleyip unlu karışımı yumurtalı karışıma ekleyip bir kaşık yardımıyla sadece birbirine yedirene kadar karıştırın .Dışarda çatalla ezdiğiniz muzları da karışıma ekleyin toz cevizi katın.Yağlanmış unlanmış bir somun kek kalıbına döküp  üzerini yarım ceviz parçaları ile süsleyin ve ısınmış fırında 1 saat kadar pişirin.Kalıbında ve bir tel ızgara üzerinde soğutup dilimleyerek servis edin.

23 Eylül 2014 Salı

DENİZ KENARINDA BİR KÖY PAZARI

İstanbul'da pazara gitmeyi oldum olası sevmedim.Çok kalabalık olduğundan , park yeri sorunundan , ağır yük taşımaya sağlığım izin vermediğinden , yaşlı başlı küfecilere iş buyuramadığımdan , bazı pazarcılardan bir kaç kez kazıklanmış olduğumdan vs vs gibi bahanelerim olduğundan.Aslında biraz da sebzeler ve  meyvelerle aram çok iyi olmadığından. Tüm çevre pazarları avucunun içi gibi bilen ,her pazar dönüşü zafer kazanmış edasıyla sebzeleri meyveleri anlatan ,  şunu şu kadara aldım , sen bunu kaça aldın gibi muhabbetler eden tanıdıklarıma hep biraz garipseyerek bakmışımdır.Ben  daha çok hangi pastanenin paskalyası güzeldir ya da hangi kasabın köyden getirdiği tavuk daha lezzetlidir , Kadıköy Çarşısında nerden ne alınır  ya da nerenin nesi meşhurdur gibi konular üzerine konuşur anlatılanları da can kulağıyla dinlerim. Çocuklarımı sağlıklı ve dengeli beslemeye çok önem verdiğimden bir ara organik pazarlara da takılmışlığım vardır.Yine de yoğun günlük tempoda pazarları atlar kendimi markette ya da manavda bulur alışverişimi buralardan yaparım.
Ama yaz gelince iş değişiyor benim için.Çünkü yazlarımı geçirdiğim köyde bana göre dünyada gördüğüm en sempatik pazar kuruluyor.Pazar konusunu açmamın sebebi de bu.Mutlaka anlatmalıyım.
Pazarın adı Güvercinlik Pazarı.Pazartesi günleri Güvercinlik Meydanından denizi karşınıza alıp sağa doğru hafif kıvrıldığınızda pazar başlıyor.Ama tam meydanda es geçilmemesi gereken bir tezgah var.Peynirci Müjdat Orhan.11 yıldır peynir zeytin alışverişimi ondan yapıyorum.Bodruma has yöresel peynirlerden kaşar loru , İzmir ve Bergama tulumu , çeçil peyniri ve 10-15 çeşit zeytin ve zeytinyağ için doğru adres burası.Özellikle çekirdeği çıkarılıp yerine turunç ya da portakal kabuğu konmuş yeşil zeytinler için her Bodrum dönüşünü bu pazara denk düşüren bir arkadaşım var.Hemen yan tezgahta Bodrum bazlama ekmeği ,ekşi maya ekmeği yufka ve otlu börek satılıyor .Bir adım ilerisinde duran Bayram'ın midye dolma tezgahı ise başka bir alem.Kışları İzmir'de kantıncilik yapan Bayram Usta yazları midye avına çıkar eve taşıdıklarını eşi temizleyip pişirir oğulları ve kendi satarlar . Hatta ararsanız evinize kadar getirirler . Öyle lezzetlidir ki , işleri reklam yapmaktan başka bir şey olmayan  gurme köşe yazarlarına önce methettikleri midyecileri bir kenara koyup bunu denemelerini tavsiye ederim de midye dolma neymiş görsünler.Sonra efendim sağa kıvrılıp ufak tefek takıcı tülbentçi tezgahına şöyle bir göz atıp pazara girilir .Gerçek Ege köylüleri giyim kuşamları ve  komik tatlı şiveleriyle sizi tezgahlarına davet ederler.Hiçbirini kırmamak adına maydonozu ondan dereotunu bundan alırsınız .Erken gitmezseniz Süleyman'ın şahane domatesleri biter.Artık elinde börülce salatalık bamya ne kaldıysa alırsınız çünkü mutlaka bahçeden toplayıp tazecik getirmiştir.Yeri gelmişken , taze fasulye oralarda pek yetiştirilmez hep dışardan gelir.Börülceye alışıktırlar.İster haşlar sirke sarımsak zeytinyağ döküp yersiniz suyuna da tarhana çorbası yaparsınız.İster bildiğiniz klasik taze faulye gibi pişirirsiniz.Yazın sonuna doğru şeker pırasa çıkar.Yakından bakmayınca taze soğan gibi durur.Bir de içinden süprizi çıkar.4e bölünmüş kereviz.Yemeğin soğanını havucunu kavururken bunu da rendeleyip öyle pişirin pırasayı.Değişik bir aroma veriyor ve yakışıyor.Hernekadar kereviz çok cazibeli bir sebze olmasa da pazarcı teyze ilk sorduğumda aaa kızım kerevizsiz pırasa mı oluvereen demişti. Gezmeye devam ederken aralara serpilmiş küçücük tezgahlarda çoğunlukla kadınlar durduğu görülür ,ilginçtir burada kocalar yardımcı rolde.Tezgahlarda o gün bahçeden ne çıkmışsa o var.Azıcık patlıcan azıcık biber 2 kavanoz salça 3 paket tarhana 2 paket lokum makarna bir tezgahın malları olabiliyor. Sebzelerin hiç biri cilalı ve muntazam değiller.Patlıcanlar pembe , bamyalar çalı fasulyesi kadar büyük , meyveler yamuk yumuk.Bu kadar renkli bir pazarda sadece gezmek, birkaç pazarcı teyzeden ayaküstü tarif almak , yeni yapılmış tazecik tertemiz otlu böreklerden ve kabakçiçeği dolmalarından oracıkta ağzına atıvermek  ve en önemlisi iş bitince meydan kahvesinde kahve keyfi yapmak için bile gidilir .Hele ki bu keyifli sebzelerle ve halis ege zeytinyağıyla yaptığınız yemeklerin tadına doyulmaz. Akşama bu yemeklerle çeşit çeşit süsleyeceğiniz masanıza bir de çiçek koymak isteyebilirsiniz .Tezgahların bazılarında karşılaşacağınız renkli çiçek buketleri ,  içinde  kokulu otlarla size sürpriz yapıyor. Denizin getirdiği mis gibi esintiyle karışan ot kokuları iştahınızı epey açabilir dikkat .
Pazar hepsinde olduğu gibi tabak çanak , renkli yaz elbiseleri ,peştamal havlu ve örtü çeşitleri satan mini bir bölümle bitiyor.Onlar vasat heryerde rastlanan türden. Bizde adet,  pazar bitince mutlaka köy kahvesine gidilecek keyif yapılacak yorgunluk atılacak .Malum pazar dönüşü evde de alınanların yerleşmesi , ayıklanması , pişmesi var .O sebeple azıcık dinlenmeli .Dönüşte çocuklar mutlaka  gözleme beklerler . O kadar iş arasında gözlemeyle uğraşmak zor.Neyse ki kahvenin gözlemesi müthiş güzel .Ama yine de buralardan bir tat olması için benim de çok severek yaptığım hazır yufkalı, pratik ama bir o kadar lezzetli olan Otlu Gözleme tarifimi sizlerle paylaşayım.Böyle bir yazıdan sonra canınız çeker belki yapar yersiniz
Keyifli pazarlar.

OTLU GÖZLEME

MALZEMELER

1/2 kg incecik kıyılmış ot yaprak karışımı(ıspanak,maydonoz,pancar yaprağı dereotu,ısırgan otlarından en çok hangilerini seviyorsanız koyup kendi karışımınızı yapın.Tarif böyle ama ben sadece ıspanaklısını seviyorum.Unutmayın dallar yok yarım kg tamamen yaprak kullanılacak.)
5 dal incecik kıyılmış taze soğan
250 gr kaşar loru ya da lor
4 yufka
Tereyağ

YAPILIŞI
Orta boy teflon tavaya 1 yufka kenarları sarkıtılmak suretiyle ortalanarak konur.Peynir soğan ve otlar harmanlanır,4te biri yufkanın tavada kalan kısmına serilir.Çok görünebilir ama pişerken siner.
Zarf şeklinde düzgünce kapatılıp ateşe alınır alt üst göz göz olana kadar pişirilir.Pişen gözleme üzerine tereyağ sürülür.Diğer yufkalara da aynı işlem uygulanır.İster dilimleyerek ister dürüm yapıla
rak servis edilir.


16 Eylül 2014 Salı

BİZİM EVİN KABAK YEMEKLERİ

Kabak tadı deyip geçmeyin.Mevsimi bitmeden ve pazarlarda hala ucuzken bol bol alın yeni tarifler deneyin..Çoğu kişinin aksine kabaksever biri olarak epey uğraşmışlığım vardır bu sebzeyle.Klasik usullerle pişirildiğinde tabağını kaçıran çocuklar bile bu usulden sonra tabağını 2.kez uzatıyor oldular.İsmini henüz koymadım ama tadı tescilli.Tarife geçmeden bizim evde kabakla başka neler mi yapıyoruz dersek:
   -Kabakları kuşbaşı doğrayıp 1 minik soğanı soteledikten sonra ekleyip üzerine gelene kadar su ile pişirip sonrasında yarım demet dereotu ile blenderdan geçirip biraz yoğurt biraz un ve 1 yumurtayla terbiye ederek enfes bir çorba yapıyoruz
   -Kabakları irice rendeleyip yoğurtla karıştırdığımız salata için  önceden 1 kırmızı 1 çarliston biberi jülyen doğrayıp azıcık zeytinyağında soteleyerek 2 rendelenmiş kabağı ekliyoruz.Pişmiş sebzeler soğuyunca süzme yoğurtla karıştırıyoruz.
  -Gülriz Sururi'nin Gülriz'in Mutfağından isimli kitabından Kabakşahane adlı şahane zeytinyağlı tarifini deniyoruz.
  -Kakaolu kekin içine 1 adet kabak rendeleyip ekliyor ve kekin nasıl yumuşacık oluğuna şaşıyoruz.
  -Kabakların kabuğunu soyduğumuz soysoy denilen bıçakla orta çekirdeklerine kadar kabağı incecik soyuyor 2 dakika 2 kaşık zeytinyağında soteliyor ve soğuyunca tercihan ev yapımı pestoyla bolca karıştırıyor ve üzerine 3-4 yemek kaşığı toz eski kaşar rendesi serpiyoruz.
  -Rendelenip sotelenmiş kabağa sevilen baharat ve beyaz peynir karıştırıp poğaçalara dolduruyor ve yumurta sarısı sürüp çörekotu serperek fırında nar gibi kızarana kadar pişiriyoruz.Poğaça hamuru için 2 yemek kaşığı yoğurt ,yarım paket tereyağ ,1 çay bardağı sıvıyağ ,1 paket kabartma tozu ,1 yumurta(akı içine sarısı üstüne) ve aldığı kadar un yeterli
  -En son olarak da bildiğiniz usul beğendiyi aynen kabakla yapıyor yanında et veya tavuk soteyle servis ediyoruz.
İşte bizim eve alınan kabaklarla bunlar yapılıyor.Az önce bahsettiğim  tarifim ise şöyle:

MALZEMELER
1kg kabak(kuşbaşı doğranmış)
200 gr az yağlı kıyma
1 küçük soğan
1 adet domates(kabukları ve çekirdekleri alınıp küp doğranmış)
2 çorba kaşığı zeytinyağ
1 çorba kaşığı domates salçası
1 çorba kaşığı pesto sos
3 çörba kaşığı kaşar rendesi

YAPILIŞI
Kabaklar genişçe bir kasede zeytinyağ tuz karabiber eklenerek harmanlanır ve yağlı kağıt serilmiş bir
 fırın tepsisine serilir.200 derece fırında hafif pembeleşene kadar yaklaşık yarım saat pişirilir.Ne çok diri kalacak ne de tam pişecek kıvamda olmalıdır.Bu sırada soğanlar pembeleştirilir kıyma eklenir kavrulunca domates salça eklenir gerekirse bir miktar su konarak pişirilir.Az miktar tuz ve karabiber eklenir ve pesto konup iyice karıştırılır.Daha sonra kabakların üzerine sos halindeki kıyma dökülür ve 3-4 dakika pişirilir.Servis edilirken üzerine kaşar rendesi dökülür.Acı sevenlerin acı pul biber ekleyebileceği bu nefis yemek İtalyan Mutfağına has tatları severler için de cazip bir yemek olacaktır.Burada  önceden fırınlayarak kabağın suyumsu tadını alıp lezzetini ortaya çıkarmayı hedefledim.Başarılı da olduğumu düşünüyorum.Artık zeytinyağlı da olsa , ograten de yapsam, mevsim salatasına da katsam hep önceden fırınlıyorum.Kimi zaman kuşbaşı kimi zaman halka doğrayarak.Sizlere de öneriyorum.Deneyin beğeneceksiniz.

11 Eylül 2014 Perşembe

YAZLIK GÖÇ

Kendimi bildim bileli sıcağa dayanamam.Ama sıcak havanın getirdiklerini çok severim.Sıcak demek tatil demektir yaz demektir.Eski arkadaşlara yenilerini eklemek demektir.En güzeli gezmek anneyle olmak demektir.
Çocukluğuma ait ilk tatil zamanlarından Gümüşyaka'yı hatırlıyorum.Günden güne iyice uzaklaşan hatıralardan İl Silencio şarkısı ilk aklıma gelen.Emniyet Sandığı Yaz Kampının yemeğe davet müziği.Nasıl güzel bir yaz klasiği.Ne zarif bir çağrı.Koşarak restorana gidiyorum  yol kenarındaki biberiye ile kısa çamların meyvelerini kopararak.En son  restorana varınca  koklayıp atacağım.O koku mu iştahımı açan ne?Yemekleri sıraya girip kendin alıyorsun.Masan zaten belli yer aramaya gerek yok.En çok pilav seviyorum.Adi pilav dediklerinden.Sebzeleri ayırıyorum yemiyorum.Zaten doymasam da sorun değil nasıl olsa Eticin çıkmış ondan yerim kantinden alıp.Genelde dedem ve ananemle kalıyorum.Ama en çok annem babam gelince mutluyum.Güvenim yerinde.Üstünden inmek istemediğim salıncakta yukselirken mutluyum hem de cok.Bugün bile hala çocuk parklarında acaba beni tartar mı diye özenerek salıncaklara bakmam o zamanlardan kalma.Sonra Tekirdağ'daki yazlığımız.Haftasonu benim için başka güzel.Çünkü annem babam geliyor.Ev misafirle doluyor.Her hafta sonu Tekirdağ köftesi mangalda bir başka lezzetli.Sonra bir müddet Akçay.Çoğu evde olduğu gibi bahçenin ortasında minik bir  havuz ve başında buz gibi su akıtan musluk.İçine akşama kesilecek karpuz kavun soğusun diye atılmış.Sıcakladıkça yüzümüze su çarpıyoruz havuzdan.Arkada verandada Ayşanım Teyze,dünyanın en iyi insanı halam ve tatlı babannem oturuyor.Salı günleri maaile arabalara doluşup Edremit Pazarına gidiliyor.Peynir pazarı ayrı bir bölüm.Enfes tulumlar beyaz peynirler , mis kokulu zeytinyağlar , zeytinler alıyoruz.Bir de domates.Salata için en güzelinden,Usul şöyle.Kırmızı soğanlar piyazlanıp alta döşeniyor.Üste domates dilimleri serilip zeytinyağ cömertçe dökülüyor.O kadar seviyorum ki bu salatadan her öğün koca bir tabak yiyebilirim.Anılar  gözümde oradan oraya uçuşup canlanırken bu sefer de yazlık yerlere yolculuk öncesi duyduğum mutluluğu hatırlıyorum.Günler öncesinden başlayan geriye saymaların heyecanı var sadece.Ne bir valiz hazırlamak zorundayım ne de kışlık evi kapatma işlerini yapmak.O zamanlar tüm sülale belli sayıdaki arabalara dolar öyle yola çıkardık.Yolüstünde de şimdiki gibi cafeler restoranlar yoktu.Yolluk nevale hazırlanır mola verilen yerlerde serin ağaç altlarına ,su kenarlarına mütevazi sofralar serilir haşlanmış patatesler ,yumurtalar ,kuru köfteler ,dolmalar ,börekler ile özellikle ben ve kuzenlerim için tam bir piknik havasında tadı bugün bile hala damağımda kalmış güzellikte yemekler yenirdi.
Aradan  seneler geçti.Büyüdüm.Eşimle birlikte dünya kazan biz kepçe gezdiğimiz dönemler oldu.Her biri ayrı yazıya konu olacak değerde ve güzellikteydiler.Ardından çocuklar hayatımıza girip hayat onlara göre şekillenmeye başlayınca otellerde kısa süren tatiller yerine daha yerleşik düzende bir şeyler arar olduk. İstanbul'da apartman bahçesinde gönüllerince oynama imkanı olmayan çocuklarımız için , yeşil bahçelerinde özgürce koşup saatlerce denizde yüzerken  mutlu olabilecekleri
bir yer olmalıydı burası.Diledik , yola çıktık , aradık ve bulduk. Aradan 11 sene geçti.
Şimdi artık annemin ben çocukkenki yaşlarına geldim de geçiyorum bile.Ama çocuklarım buralarda koşarak büyürlerken  tekrar keşfediyorum ki içimde hala bir çocuk var.Nereden mi biliyorum?Bu yazıyı yazarken duyduğum heyecana birazdan annesine babasına kavuşacak bir çocuğun duyduğu heyecan karışıyor da ondan.Tıpkı 10 yaşındaki Gümüşyaka Emniyet Sandığı Kampının kapısında annesini bekleyen 'ben'in heyecanı gibi.İstanbul'dan yola çıktılar bize geliyorlar.Nerdeyse gelmek üzeredirler derken cep telefonuma mesaj geldi.Kavşaktan sapmışlar 5 dakikaya burdalarmış.Gitmeliyim , çok özledim.